Sana Göre Haber

Yeni Maden Yasası: Zeytinlikler Kamu Yararı Gerekçesiyle Tehlike Altında mı?

Yeni Madencilik Yasası: Kamu Yararı mı, Rant mı?

Türkiye, siyasi ve ekonomik bir kaosun ortasındayken, kamuoyunda “süper izin” olarak bilinen madencilik faaliyetleriyle ilgili tartışmalı kanun teklifinin ilk dört maddesi Meclis’ten geçti. Bu durum şaşırtıcı değil, zira ülkemizde “büyüme” ve “kalkınma” denince akla ilk gelenler genellikle inşaat, baraj, maden ve yol gibi fiziksel projeler oluyor. Bu anlayışa göre toprağın altı, üstünden daha değerlidir ve doğa bir ortak değil, yalnızca bir “hammadde deposu” olarak görülmektedir. Bu zihniyet, zeytini, üzümü ve buğdayı değil; altını, kömürü ve boru hattını önceliklendirir.

Binlerce Yıllık Miras Zeytinlikler Tehlike Altında

Zeytin ağacı, derin kökleriyle toprağını tanıyan ve bin yıl yaşayabilen sabırlı bir varlıktır. Bir kültürün, yaşamın ve hafızanın taşıyıcısıdır. Şimdi ise bu kadim ağaçları yerinden etme, taşıma ve “rehabilite etme” girişimleri “kamu yararı” adı altında meşrulaştırılmaya çalışılıyor. TBMM’de kabul edilen torba yasa teklifiyle, zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasının önü resmen açılmıştır. Ne yazık ki bu kaderi paylaşacak olan yalnızca zeytinlikler değil; ormanlar, koruma alanları, sulak alanlar ve yaban hayatı sahaları da sıradadır.

Köylüler ve Yaşam Savunucuları Direnişte

Ankara’da bu yasayı protesto eden köylüler ve yaşam savunucuları, haftalardır sürdürdükleri nöbetin ardından açlık grevine başladı. Çünkü tehlikede olan sadece ağaçlar değil, aynı zamanda onların emeği, geçim kaynakları ve kolektif hafızalarıdır. Bu yasa, yalnızca doğayı değil, halkı da mülksüzleştiren bir düzenlemedir.

“Ağaç Taşıma” Mümkün Bir Çözüm mü?

Yasada zeytinlik alanların taşınabileceği, ağaçların sökülüp aynı il veya ilçe sınırları içinde başka bir yere dikileceği belirtiliyor. Ancak uzmanlar bu konuda net bir uyarıda bulunuyor: Zeytin ağacı taşındığında verimini kaybeder. Özellikle yüzlerce yıllık ağaçlar, bu işlem sonrası kurur. Ayrıca, taşınan sadece ağaç mı olacaktır? Köylünün geçimi ve kültürel hafıza ne olacak?

Yeni yasa, zeytin ağaçlarını söken şirketlere bazı “rehabilitasyon” sorumlulukları yüklüyor gibi görünse de, bu uygulamalar büyük ölçüde ticari birer makyajdan ibarettir. Şirketler, zeytinliklerin karşılığında Hazine arazilerini 10 yıllığına kiralayabilecek ve sahada geçici maden tesisleri kurma iznine sahip olacak.

Enerji Açığı Gerekçesi Gerçekçi mi?

Teklifin savunucuları, düzenlemenin enerji yatırımlarını hızlandıracağını, ithalatı azaltacağını ve cari açığı düşüreceğini iddia ediyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlar için 2030 yılına kadar acele kamulaştırma yetkisi tanınıyor. Bu yatırımlar için kira ve irtifak işlemlerinde yüzde 85’e varan indirimler sağlanacak. Ancak gözden kaçırılan kritik nokta şudur: Enerji krizini çözmek için doğa krizini derinleştirmek, geleceği kurtarmak değil, tam anlamıyla geleceğin altını oymaktır.

Doğanın Talan Edildiği Projeler Karnesi

TEMA Vakfı, sadece Muğla’da 59 köyün maden projeleri nedeniyle yok olma riski altında olduğunu, bu köylerden on beşinin kısmen, onunun ise tamamen yok edildiğini açıkladı. Zeytin, bir tarım ürününden çok daha fazlasıdır; Antik Yunan’da barışın sembolü, Anadolu’da kutsal bir meyve ve Akdeniz’de yaşamın kendisidir. Taş devrinden beri var olan bu kültür, şimdi taş altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya.

Bu karar, ne yazık ki bir ilk değil. AKP’nin 23 yıllık iktidarı boyunca doğanın ranta kurban edildiği birçok proje hayata geçirildi:

Bugün gelinen noktada, bir avuç şirketin çıkarı uğruna binlerce yıllık tarım kültürü, Türkiye’nin tarımsal geleceği, kırsal ekonomisi ve gıda güvenliği bilinçli bir şekilde feda edilmektedir.

Exit mobile version