Sana Göre Haber

İntihar ve İslam: Övgü Dolu Sözlerin Ardındaki Gizli Tehlike

Toplumsal Yankı ve Sessiz Tehlike

Bir gencin hayatına son vermesi haberiyle sarsıldığımızda, sosyal medya bir anda taziye mesajları, övgüler ve ağıtlarla dolup taşar. “Çok iyi bir insandı,” “Bu hayatı hak etmedi,” “Yazık, dayanamadı,” ya da “Sonunda huzura kavuştu” gibi ifadelerle acımızı paylaşırız. Peki bu sözlerin ardından ne olur?

Asıl tehlike tam da burada başlar. Karanlık bir odada, kendi sorunlarıyla boğuşan bir başka genç, bu yorumları okur ve zihninde tehlikeli bir düşünce filizlenir: “Demek ki ölürsem değerim anlaşılacak, herkes beni fark edecek.” Farkında olmadan, intiharı yücelten veya romantikleştiren bu ifadelerle, başka bir hayatın sonuna zemin hazırlamış oluruz.

İslam’ın İntihara Bakışı Nedir?

İslam dini, hayatın kutsallığını ve Allah’ın bir emaneti olduğunu vurgular. Bu konudaki uyarılar son derece nettir. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Kim kendini dağdan atarak intihar ederse, cehennem ateşinde sonsuza dek kendini dağdan atmaya devam eder.” (Buhârî, Tıbb, 56)

Bir diğer hadis-i şerifte ise durum şöyle ifade edilir:

“Kim kendini (neyinle) öldürürse, cehennemde de (onunla) kendine azap etmeye devam eder.” (Müslim, Îmân, 175)

Bu hadisler, intihar eyleminin ahiretteki karşılığının ne denli dehşetli olduğunu gösterir. Kişinin dünyada canına kıymak için seçtiği yöntem, ahirette sürekli bir azap döngüsüne dönüşecektir. Bu durum, ilahi adaletin bir yansıması olarak intiharın ne kadar büyük bir günah olduğunu ortaya koyar.

Bu Uyarının Sebepleri Nelerdir?

  1. Canın Sahibi Allah’tır: İnsan, kendi canının ve bedeninin sahibi değil, yalnızca bir emanetçisidir. Bu emanete hıyanet etmek kabul edilemez.
  2. Allah’tan Ümit Kesmek: İntihar, Allah’ın rahmetinden ve yardımından ümit kesmek anlamına gelir ki bu, en büyük günahlardan biridir.
  3. Toplumsal Etki: Bir intihar vakası, özellikle gençler arasında kötü bir örnek teşkil edebilir ve zincirleme trajedilere neden olabilir.
  4. İsyan ve Teslimiyetsizlik: Zorluklar karşısında sabır ve tevekkül yerine isyanı seçmek, kulun Rabbine olan güvenini sarstığını gösterir.

Duygularla Değil, Hikmetle Yaklaşmalıyız

Elbette intihar eden bir kişinin durumunu en iyi Allah bilir ve bizim hüküm verme yetkimiz yoktur. Ancak bu, intiharı meşrulaştırabileceğimiz, övebileceğimiz veya normalleştirebileceğimiz anlamına gelmez. Bu meseleye duygusal tepkilerle değil, hikmetle yaklaşmalıyız. “Çok acı çekti, rahmetli oldu” gibi teselliler yerine, gençlere ve topluma hayatın değerini, sabrın erdemini ve imanın gücünü anlatmalıyız.

Peki, Ne Yapmalıyız?

Son Söz: Hayat Kutsaldır

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bizlere şu öğüdü verir:

“Hiçbiriniz ölümü temenni etmesin. Eğer mutlaka (bir şey) dileyecekse şöyle desin: ‘Allah’ım! Yaşamak benim için hayırlıysa beni yaşat; ölüm benim için daha hayırlıysa canımı al.’” (Buhârî, Merdâ 18)

Hayat kutsaldır ve bir imtihandır. Müslümanın görevi mücadele etmek, sabretmek ve Allah’tan asla umut kesmemektir. Gelin, ölümü değil yaşamayı, çaresizliği değil ümidi konuşalım ve anlatalım.

Exit mobile version