KOBİ’ler İçin Finansman Krizi: Kredi Muslukları Neden Kapalı ve Çözüm Yolları Neler?

KOBİ ve Sanayi İşletmeleri İçin Finansman Çıkmazı

Ekonomist ve bankacı Uğur Gündüz’ün analizine göre, 2023 yılından bu yana reel sektörün finansmana erişim sorunları giderek derinleşiyor. Bir yanda kredi arayan firmalar, diğer yanda ise ‘sorunlu kredi’ riskiyle mücadele eden bankalar bulunuyor.

2022 ve 2023 yıllarında kredi hacminde yıllık %50’yi aşan büyümeler yaşanırken, 2024’te bu oran enflasyonun altında kalarak yaklaşık %28 seviyesinde gerçekleşti. Bu durumu yalnızca bankaların inisiyatifine bağlamak, ekonomi yönetiminin uyguladığı kısıtlayıcı politikaları göz ardı etmek olur. Enflasyonist ortam, ekonomik belirsizlikleri ve riskleri artırarak bankaların kredi verme iştahını doğal olarak azaltıyor. KOBİ’ler ve sanayi işletmeleri bu ortamda finansmana ulaşmakta zorlanırken, bankalar da kendi stratejilerini uygulamaya çalışıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyonla mücadele programı kapsamında getirdiği kısıtlamalar ve makro ihtiyati tedbirler, bankaların büyüme hedeflerini engelliyor. Üstelik krediye erişim sağlansa bile, mevcut yüksek faiz oranları geri ödemeyi neredeyse imkansız kılıyor. Bu durum, tam bir ‘kırk katır mı, kırk satır mı’ ikilemi yaratıyor.

Kredi İştahı Neden Yok Oldu?

Napolyon komutanına sormuş: ‘Bu savaşı neden kaybettik?’ Komutan cevaplamış: ‘On nedeni var efendim. Birincisi, cephane bitmişti, iki…’ Napolyon sözünü kesmiş: ‘Tamam tamam, gerisine gerek yok!’

Uygulanan ekonomik programın temelinde, bankalara getirilen kredi engelleri yatıyor. Başka bir neden aramaya belki de gerek yok.

Kredi Piyasasını Etkileyen Başlıca Faktörler

  • TCMB Enflasyonla Mücadele Programı: Enflasyonun kaynağı talep patlaması olarak görüldüğünden, önlemler de talebi kısmaya odaklanıyor. Bankaların kredi verme kapasiteleri düşürülerek parasal sıkılaştırma yapılıyor. Sonuç olarak üretici üretmek, tüketici de tüketmek için kredi bulamıyor. Ancak enflasyonu tetikleyen ana unsurun kur artışı ve ithalata dayalı üretim modeli olduğu düşünüldüğünde, yangını yanlış yerden söndürmeye çalışıyor olabiliriz.
  • Büyüme Sınırları ve Zorunlu Karşılıklar: Aylık kredi büyüme sınırları düşürüldü. İhtiyaç kredilerinde büyüme sınırı %3’ten %2’ye, ticari kredilerde ise %0,5 ile %2,5 arasına çekildi. TL mevduatlar için zorunlu karşılık oranları %17’ye, YP mevduatlar için ise %32’ye kadar yükseltildi. Bu oranlar, bankaların kredi verme kapasitesini doğrudan düşürüyor.
  • Değer Kaybı Endişesi: Yüksek enflasyon, paranın satın alma gücünü eritiyor. Bankalar, bugün verdikleri kredinin vadesi geldiğinde reel değerini kaybedeceğinden endişe ediyor, bu da kârlılıklarını olumsuz etkiliyor.
  • Artan Kredi Riski: Yüksek enflasyon ve faizler, işletmelerin maliyetlerini artırarak borç geri ödeme kapasitelerini zayıflatıyor. Bu durum, batık kredi riskini yükselttiği için bankalar riskli gördükleri kredilerden kaçınıyor.
  • Öz Sermaye Aşınması: Enflasyon, bankaların öz sermayelerinin reel değerini de aşındırarak kredi verme kapasitelerini sınırlıyor.
  • Makroekonomik Belirsizlik: Belirsiz ortamda bankalar geleceği öngöremediği için daha temkinli davranarak riskli kredilerden uzak duruyor.
  • Alternatif Yatırım Fırsatları: Yüksek faizli devlet tahvilleri gibi araçlar, bankalar için kredi vermekten daha cazip hale gelebiliyor. Bu durum, fonların krediler yerine daha az riskli araçlara yönelmesine neden oluyor.

KOBİ ve Sanayi İşletmeleri İçin Çözüm Stratejileri

Enflasyonist ortamda finansmana erişim zor olsa da, KOBİ’ler ve sanayi işletmeleri için çeşitli yollar ve stratejiler mevcuttur.

  1. Politika Değişikliği: Mevcut sıkılaştırıcı para politikaları yerine, arz yönlü politikalara ağırlık verilmelidir. Üretimdeki firmaların finansman ihtiyacını karşılamak için bankalara getirilen kısıtlamalar kaldırılmalı ve imalatçı firmalara faiz desteği sağlanmalıdır.
  2. Melek Yatırımcılar ve Girişim Sermayesi: Yüksek büyüme potansiyeline sahip yenilikçi KOBİ’ler için bu fonlar önemli bir kaynak olabilir.
  3. Kitle Fonlaması (Crowdfunding): Projeleri finanse etmek için borç veya hisse bazlı kitle fonlaması platformları alternatif bir yol sunar.
  4. Tedarikçi ve Müşteri Finansmanı: Esnek ödeme koşulları veya avans ödemeleri ile işletme sermayesi ihtiyacı karşılanabilir.
  5. Faktoring ve Forfaiting: Alacakların nakde çevrilmesi, özellikle kısa vadeli nakit akışını hızlandırabilir ancak maliyetleri yüksektir.
  6. Leasing (Finansal Kiralama): Makine ve ekipman yatırımları için sermaye bağlamadan yatırım yapma imkanı sunar.
  7. İhracat Odaklı Finansman: İhracat yapan işletmeler için Eximbank gibi kurumların sunduğu özel kredi ve sigorta programları önemli bir destektir.
  8. Finansal Yönetim Yetkinliği: Şeffaf finansal tablolar ve fizibilite raporları hazırlamak, finans kuruluşları nezdinde güvenilirliği artırır.

Kredi Hacmi Nasıl Büyütülecek?

  • Enflasyonla Mücadele ve Arz Yönlü Politikalar: Enflasyonun tek haneye düşmesi ve makroekonomik istikrar, bankaların risk algısını düşürür. Ancak bu, sadece talebi kısarak değil, üretimi destekleyen arz yönlü politikalarla mümkün olabilir.
  • Kredi Faiz Desteği: Üretimin devamlılığı için sanayicinin kullandığı yatırım ve işletme kredilerine faiz desteği sağlanmalı ve bu krediler %100 Hazine Kaynaklı KGF teminatlı olmalıdır.
  • Sektörel Öncelikler: TCMB, kredi kısıtlarını en azından sektör bazında kaldırabilir ve kritik sektörleri teşvik edebilir. Bu, bankaların belirli alanlara yönelik özel finansman ürünleri geliştirmesini sağlar.

Sonuç olarak, enflasyon ve TCMB’nin kısıtlayıcı tedbirleri bankaların kredi verme iştahını kesiyor. Kısa vadede kredi engellerinin kaldırılması ve faiz desteği sağlanması, uzun vadede ise ithalata dayalı üretim yapısının dönüştürülmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu sorun çözülmez ve ‘kredi bulamayanlar korosu’ olarak şarkımızı söylemeye devam ederiz.