İsrail’in Batı Şeria’daki Baskıları Artıyor
7 Ekim 2023 tarihinde Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların başlamasından bu yana, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs‘te yaşayan Filistinliler üzerindeki baskılar belirgin bir şekilde yoğunlaştı. Bu baskılar; İsrail hükümeti, ordusu ve Yahudi yerleşimciler olmak üzere üç temel sacayağı üzerinde yükseliyor.
Hükümet, Ordu ve Yerleşimci Baskısı
Resmi düzeyde “ilhak” çağrıları giderek daha açık bir şekilde dile getiriliyor. İktidar partisi Likud‘un bakanları, 2 Temmuz’da Başbakan Binyamin Netanyahu‘ya bir mektup göndererek, işgal altındaki Batı Şeria’nın ay sonuna kadar İsrail’e resmen katılmasını talep etti. Mektupta, “tarihi başarıların” ardından bu adımın atılması gerektiği vurgulandı.
İsrail ordusu ise Batı Şeria’da, özellikle Cenin, Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarına yönelik operasyonlarını sıklaştırdı. 21 Ocak’tan bu yana süren saldırılarda 600’den fazla ev tamamen yıkılırken, yaklaşık 2 bin 573 ev hasar gördü. Bu süreçte 40 binden fazla Filistinli zorla yerinden edilerek evsiz bırakıldı.
Aynı zamanda, İsrailli yerleşimciler de Filistinlilere yönelik saldırılarını artırarak ve kaçak yerleşim birimleri inşaatını hızlandırarak bölgedeki yaşam alanını daraltıyor.
Uzman Görüşü: Hedef “C Bölgesi”ni İşgal Etmek
Kudüs Uygulamalı Araştırmalar Enstitüsü (ARIJ) Müdürü İshak, İsrail’in artan şiddet eylemlerini, Filistinlileri göçe zorlama ve bölgedeki arazi kontrolünü genişletme çabalarını değerlendirdi. İshak’a göre, İsrail hükümeti ve aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, doğa koruma alanları da dahil olmak üzere “C” bölgesinin tamamını İsrail kontrolüne almayı hedefliyor.
Filistinli uzman, “Gazze’de yaşananların, İsrail’in Batı Şeria’da yapacaklarının sadece bir ön hazırlığı olduğu endişesi var. İsrail’in mülteci kamplarına özellikle de kuzeyde Cenin, Nablus, Tulkerim ve Tubas’takilere yönelik savaşı topraklar üzerinde yeni bir statüko dayatmaya çalıştığının açık göstergesi.” ifadelerini kullandı.
İshak, İsrail’in bu stratejiyle Batı Şeria’yı bölgelere ayırarak “sürdürülebilir bir Filistin devleti kurma fikrini ortadan kaldırmayı ve iki devletli çözüm çabalarını baltalamayı” amaçladığını belirtti.
Bedeviler Sürülüyor, Arazilerine El Konuluyor
Batı Şeria’nın doğusundaki bedevi topluluklara yönelik baskıların da “C” bölgesinde kontrolü sağlama planının bir parçası olduğunu vurgulayan İshak, şunları kaydetti:
“Dünya kamuoyunun hiç ilgisini çekmemiş olsa da son dönemde 32 bedevi topluluk zorla yerinden edildi. Bu bir savaş suçudur. İsrail, özellikle Ürdün Vadisi’ndeki halkı korkutma ve göçe zorlama politikasıyla ‘C’ bölgesindeki Filistinlileri mümkün olan en az sayıda tutmaya çalışıyor.”
İshak, Ürdün Vadisi’nde Filistinlilere ait arazilerin, İsrailliler tarafından hayvan otlatma bahanesiyle meralara dönüştürülerek sahiplenildiğini aktardı. Bu şekilde oluşturulan 133 kaçak mera, yaklaşık 250 bin dönümlük bir alanı kaplıyor.
Tapu Tesciliyle Mülklere El Koyma Stratejisi
İsrail’in, “C” bölgesinde Filistin yönetimi tarafından daha önce yapılan tapu kayıtlarını tanımayarak yeni bir tescil süreci başlattığını belirten İshak, durumu “çok tehlikeli bir süreç” olarak nitelendirdi. İshak, “Bu, İsrail’e işgal altındaki topraklarda söz sahibi olma hakkı veriyor. Uluslararası camia da bunu ne duyuyor ne de görüyor,” diyerek tepkisini dile getirdi.
Bu yöntemin Kudüs’te daha önce uygulandığını ve yurt dışında varisleri olan Filistinlilerin mülklerini kaybettiğini ekleyen İshak, İsrail’in işgalci bir güç olarak bu tür bir tapu tescili yapmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
İsrail’in Kanal 12 televizyonu, 11 Mayıs’taki kabine oturumunda arazi tescil işlemlerinin yeniden başlatılmasına onay verildiğini duyurmuştu.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kararın “Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinin itibarını yeniden kazandıracağını ve Filistin yönetiminin C bölgesini kontrol etme girişimlerini başarısızlığa uğratacağını” ifade etmişti.