TBMM’de Kabul Edilen Maden Yasası Tartışmalara Neden Oldu
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasını içeren torba kanun teklifinin ilk 19 maddesi kabul edildi. Toplam 21 maddeden oluşan bu kanun teklifi, hem mecliste hem de sivil toplumda ciddi tepkilere ve protestolara yol açtı. Teklifi sunan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), madencilik yapılacak zeytinliklerdeki ağaçların başka bir yere taşınmasını öneriyor.
Teklif, özellikle elektrik üretimi amaçlı madencilik faaliyetlerinin, alternatif alan bulunamaması halinde tapuda zeytinlik olarak kayıtlı arazilerde yapılmasına imkan tanıyor. Bu durumdan doğrudan etkilenecek olan İkizköylüler ve çevre aktivistleri, yasanın geri çekilmesi talebiyle Ankara’da açlık grevi başlattı.
Tepkiler Sonrası 11. Maddede Değişiklik
Yoğun eleştiriler üzerine kanun teklifinin 11. maddesinde bir değişikliğe gidildi. Bu madde, Maden Kanunu’na eklenecek geçici bir madde ile Muğla‘daki bazı zeytinliklerde madenciliğe izin verilmesini ve şirketlere sorumluluklar yüklenmesini içeriyordu. BBC Türkçe’nin haberine göre, teklifin ilk halinde şirketlerin faaliyet yürüttükleri alanla eş değer büyüklükte yeni bir zeytin sahası kurması zorunluydu.
AK Parti milletvekilleri tarafından verilen önerge ile madde metni güncellendi. Yeni düzenlemeye göre, şirketlerin kurmak zorunda oldukları yeni zeytin sahaları, taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin fidanından oluşmak zorunda. Ancak birçok uzman, bu kadar geniş ve uygun bir arazinin bulunmasının zorluğuna dikkat çekiyor.
Zeytin Ağaçları Taşınabilir mi? Uzmanlar Ne Diyor?
Kanun teklifinin kamuoyuna yansımasıyla birlikte, zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olup olmadığına dair geniş bir tartışma başladı. Yerbilimci Celal Şengör de zeytin ağaçlarının bilimsel yöntemlerle taşınabileceğini belirterek tartışmaya katıldı.
Zeytin ağaçları (Olea europaea), derinlere inen güçlü kazık kök yapısı sayesinde olağanüstü bir dayanıklılığa sahiptir. Bu biyolojik özellik, onların yer değiştirme stresine diğer birçok ağaç türünden daha iyi dayanmasını sağlar. Bilimsel veriler, genç fidanlardan yüzlerce yıllık anıt ağaçlara kadar zeytinlerin başarılı bir şekilde nakledilebileceğini gösterse de, sürecin son derece dikkatli planlanması gerektiğini vurguluyor.
Taşıma Süreci ve Riskleri
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay, taşıma sürecinin karmaşıklığına dikkat çekiyor.
“Taşınıp taşınamayacağına dair raporlar; ağacın sağlık durumu, çapı, boyu, bulunduğu yer, bunların hepsi önemli. Ağaç büyük ve eskiyse tek bir ağacın taşınabilmesi için bile 3-4 yıla yayılan bir hazırlık yapılır.”
Euronews Türkçe’ye konuşan Tolunay, binlerce ağacın taşınmasının zorluklarını şöyle sıralıyor:
- Ağaçların tepe taçlarındaki dalların budanması gerekir.
- Taşıma sırasında kökler büyük oranda zarar görür; kök ve tepe tacı dengesi yeniden kurulmalıdır.
- Taşınacak yeni yerdeki toprak ve iklim özellikleri ağacın yaşam şansını doğrudan etkiler.
- Başarılı bir adaptasyon için gübreleme, sulama ve kök geliştirici materyallerin kullanılması şarttır.
Dünyadan ve Türkiye’den Taşıma Örnekleri
Yakın zamanda İtalya’nın Puglia kentinde Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) projesi kapsamında 828 zeytin ağacı taşınmış, ancak birçoğunun yeniden dikildikten sonra öldüğü kaydedilmiştir. Türkiye’de ise Göbeklitepe‘deki 12 bin yıllık tarihi eserleri korumak amacıyla zeytin ağaçları başarılı bir şekilde taşınarak Şanlıurfa ve Birecik’e dikilmiştir. Ancak en büyük risklerden biri, Xylella fastidiosa gibi hastalıkların taşınan ağaçlarla yayılmasıdır.
Yasanın Diğer Boyutları: Maki Ekosistemi ve Stratejik Madenler
Prof. Dr. Tolunay, tartışmanın zeytin ağaçlarına indirgenmesinin daha büyük tehlikeleri gözden kaçırdığını belirtiyor. Özellikle taşlık ve kayalık alanlarda bulunan ve aşılanarak elde edilmiş yabani zeytinliklerin taşınması mümkün değildir. Bu ağaçlar, aynı zamanda zengin bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapan maki ekosisteminin de ayrılmaz bir parçasıdır.
“Mesele zeytinliklere indirgeniyor ama örneğin bu tasarıda korunan alanlar, sulak alanlar gibi bütün ekosistemlerin tahribatına yol açabilecek hükümler var.”
Tolunay’a göre yasadaki bir diğer endişe verici madde ise “stratejik maden” tanımı. Bu tanım, cumhurbaşkanı ve enerji bakanının da içinde olduğu bir kurula, orman müdürlüğünün olumsuz görüşüne rağmen madencilik faaliyetine izin verme yetkisi tanıyabilir. Ayrıca yasa, mera alanlarını da her türlü yenilenebilir enerji tesisine açıyor.
“Gıdaya Suya Daha Fazla İhtiyacımız Var”
Tolunay, madencilik sektörünün lobi faaliyetleriyle hareket ettiğini ve ülkenin doğal varlıkları üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu ifade ediyor. Madenciliğin istihdama katkısının sınırlı olduğunu ve genellikle 10-15 yıllık projelerde ortalama 20 personel çalıştırdığını vurguluyor.
“Bu ülkenin madene ihtiyacı var ama gıdaya suya daha fazla ihtiyacı var. İklim krizi içindeyiz… Gün gelecek, paramız olsa bile suyu, gıdayı ithal edemeyeceğiz. Su ve gıda arz güvenliği, enerji arz güvenliğinden çok daha önemli.”