‘Doktor Randevusu mu, Tamirci Randevusu mu?’ Tartışması ve Bir Başarı Hikayesi
Son yıllarda sıkça duyduğumuz ‘Doktordan randevu bulmak, tamirciden randevu bulmaktan daha kolay’ sözü, toplumsal bir gerçeği yansıtıyor. Pek çok ebeveyn, çocuğunun okuyup ‘masa başı bir iş’ sahibi olmasını hedeflerken, bu beklenti gençleri yeteneklerinden uzak kariyer yollarına itebiliyor. Üniversite mezunu olunca tüm kapıların açılacağını düşünen gençler, yeteneklerine uygun bir planlama yapmadığında hayal kırıklığı yaşayabiliyor. Oysa tarihsel tecrübemiz, Osmanlı eğitim sisteminde olduğu gibi, çocukları yeteneklerine göre yönlendirmenin hem bireysel başarıyı hem de toplumsal kaliteyi artırdığını gösteriyor.
Bu genel kanının aksine, kendi yeteneğini keşfedip cesurca adımlar atan bir genç var: Eyüp Başkara. Lisede 100 üzerinden 96 okul ortalaması ile ilk 20’de yer alan bu parlak öğrenci, Sancaktepe’deki Ömer Halisdemir Anadolu Lisesi’ni bırakarak bir oto tamircisinin yanında çırak olarak işe başladı. Eğitimini ise İMES Halk Eğitim’de aldığı sertifika programlarıyla sürdürüyor. Eyüp’ü, ustası Onur Seyrek ile birlikte çalıştığı dükkanda ziyaret ettik ve ilham veren hikayesini kendisinden dinledik.
“Gelecek Planlamamı Bu Şekilde Kurdum”
“Ben Eyüp Başkara. Sancaktepe Şehit Ömer Halisdemir Anadolu Lisesi’nde oldukça başarılı bir öğrenciydim. Okul ortalamam 96’ydı. Fakat bir gelecek planlaması yaptım ve okuyarak zaman kaybedeceğimi düşündüm. Hem çalışmak, hem iyi bir meslek edinmek hem de eğitimime devam etmek için yollar aradım. Arabalara olan ilgim beni bu yola yönlendirdi. Şimdi hem burada pratik yapıyor hem de İMES Eğitim Merkezi’nde teorik eğitimime devam ediyorum.”
Sevdiği İşi Seçti, Tepkilerle Karşılaştı
Henüz 17 yaşında olan Eyüp’ün olgunluğu dikkat çekici. “Ailemin maddi durumu iyiydi,” diyor ve ekliyor: “Okulu bıraktığım için bana çok kızdılar ve tepki gösterdiler. Benim yaşımdaki birçok genç yanlış işlere bulaşırken, ben sevdiğim bir mesleği yapmak istedim.”
Öğretmenleri de Vazgeçirmeye Çalıştı
Okuldaki öğretmenlerinin de bu karara karşı çıktığını belirten Başkara, “Öğretmenlerim, okulu bırakmamam için çok uğraştı, mesajlar attılar. Hepsi duruyor. Bir dönem bunalıma girdim ama Onur ustam sayesinde hemen atlattım. Onun yanımda olması, mesleği daha kolay öğrenmemi sağladı. Üzerimde çok emeği vardır” dedi.
Genç Ustadan Yaşıtlarına Öğütler
“İnsan sevdiği işi yapmalı. Aylak gezmemeli, bir hedefi olmalı. Okuyacaksa derslerine sıkı çalışmalı. Meslek sahibi olacaksa, bir an önce bir ustanın yanına gitmeli. Ben zaman kaybetmektense, ‘hiç ölmeyecek bir meslek’ sahibi olmak, kolumda bir altın bilezik olsun istedim. Şu an çok mutluyum çünkü sevdiğim işi yapıyorum.”
Ustası Eyüp’ten Övgüyle Bahsediyor
Eyüp bir aracın motor yağını değiştirirken ustası Onur Seyrek’e dönüyoruz. “Çok yetenekli çocuk,” diyerek söze başlıyor: “Eyüp’ün bu konuda büyük bir istidadı var. Bir defa gösterdiğimiz işi hemen kavrıyor ve yapıyor. Öğrenme azmi de yüksek. Çıraklık, bir mesleğin ana omurgasıdır. Zahmetsiz bereket olmaz. Eyüp gibi bir çırakla çalışmak bizim için de bir şans. Gözlerimizin önünde sağlam bir usta yetişiyor.”
Hedefi Kendi Dükkanını Açmak
Eyüp, üç yıl içinde tüm sertifikalarını alıp kendi dükkanını açmayı hedefliyor. “Mesleki eğitimimi sürdürürken, pratik eğitimimi de çok kaliteli bir ustadan alıyorum. Kariyer planlamamı buna göre yapıyorum. İdeallerimin peşinde koştuğum için mutluyum. Arabanın zaruri bir ihtiyaç olduğu bu çağda, motor ustaları daima vazgeçilmez olacaktır. Bu yüzden bu kariyeri seçtim ve mesleğimde en iyisi olacağıma inanıyorum.”
Sanayi Ustaları Dertli: “Çırak Bulamıyoruz”
Sohbetimiz sırasında yanımıza gelen diğer sanayi ustaları da genç çırak bulamamaktan yakınıyor. Mesleğin giderek yok olduğunu belirten ustalar, gülerek, “Bırakın çırak dövmeyi, aman gitmesinler diye neredeyse yalvaracak haldeyiz” diyor. Herkesin okumak istediğini, tamirciliğe kimsenin yönelmediğini ve 4+4+4 eğitim modelinin çıraklık sistemini olumsuz etkilediğini vurguluyorlar.