Ankara’daki ‘Zeytin Nöbeti’ Sona Erdi
Zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören yasa teklifine karşı çıkan ve Türkiye’nin çeşitli illerinden başkente gelen köylüler, 3 Temmuz’da TBMM yakınındaki Cemal Süreya Parkı’nda başlattıkları “zeytin nöbeti” eylemlerini sonlandırdı. Ayrancı ve Ankara halkına teşekkürlerini sunan köylülere, nöbetin son gününde CHP Ankara İl Kadın Kolları Başkanı Ayça Çağlar ve CHP İlçe Kadın Kolları da destek verdi.
“Umudumuza Zarar Veremeyeceksiniz”
Protestocu köylüler adına bir konuşma yapan Esra Işık, kararlılıklarını şu sözlerle dile getirdi: “Umudumuza ve dayanışmamıza zarar veremeyeceksiniz demek için buradayız.” Işık’ın annesi Necla Işık ise duygularını şöyle ifade etti:
“Bu davada ne kadar kararlı olduğumuzu ve vicdanlarına bir ses vermeye çalıştık… Olmayan vicdanlarına. Çünkü vicdanlar bizimle buradaydı. Bu, AKP, MHP ve şirketlerin yasasıdır. Biz asla bu yasayı kabul etmiyoruz.”
Direnişe katılan bir başka köylü ise, “Atatürk’ün bize gösterdiği ilkelerden yürüyoruz. Biz sadece Muğla, Ege Bölgesi olarak gelmedik buraya. Çünkü Türkiye’nin her yeri talan ediliyor. Bu yasayı alın, başınıza çalın” şeklinde konuştu.
“Bir Daha Soma Yaşanmaması İçin Mücadele Edeceğiz”
Eyleme destek veren bir ziraat mühendisi, Soma’da yaşanan maden faciasına dikkat çekerek Muğla’da da benzer olayların yaşanmasından endişe duyduğunu belirtti:
“Yaklaşık 25 yıldır AK Parti iktidarı köylünün elinde olanı biteni aldı. Mecliste, bizim güya derdimizin zeytin olmadığını söylediler. Bir ziraat mühendisi olarak kendi meslektaşlarımın para karşılığı bin yıllık, iki bin yıllık zeytin ağaçlarına, taşınamayacağını bildikleri halde ‘taşınabilir’ demelerinden utandım. Ben İzmir Kınık’tan geliyorum. 301 Soma işçisinin madenlerde yaşamını kaybettiği sürece tanık oldum. Soma’da olan Muğla’da da olacak. Önce topraklarımızı alırlar, sonra madene sokarlar ve o madende de bizi böcek gibi öldürürler. Biz bir daha Soma yaşanmaması için mücadele edeceğiz.”
“Biz Bu Topraklar İçin Ölmeye Hazırız, Sen Hazır Mısın?”
Akbelen’deki mücadeleyi hatırlatan bir başka vatandaş ise eski Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a seslenerek meydan okudu:
“Haksız olduklarının farkındalar ve bu yüzden bize hiçbir şey yapamadılar, korkmuyoruz. Biz topraklarımıza sahip çıktığımızda karşımıza dikiliyorlar, bunu Akbelen’de de yaşadık. Sayın Varank’a sesleniyorum, geçen sefer bin tane jandarma, bir köye 5 tane toma gönderdin. Gönder, iki bin tane gönder, kendin gel yüreğin varsa, biz bu topraklar için ölmeye hazırız. Sen hazır mısın?“
Yasa teklifinin kanunlaşmasının ardından nöbetlerini tamamlayan köylüler, mücadelenin bitmediğini, aksine yeni başladığını şu sözlerle duyurdu: “Bu sadece başlangıçtı bizim için, bundan sonra mücadelemiz asıl köylerde, ormanlarda devam edecek. Biz, köylünün milletin efendisi olduğunu, şirketlerin köylüsü olmadığını bundan sonraki mücadelede göstereceğiz.”