Liberman’dan Netanyahu’ya Ağır Suçlama: “Savaşı Seçimlere Kadar Uzatıyor”
İsrail muhalefetinin önde gelen isimlerinden Avigdor Liberman, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Gazze Şeridi’ndeki savaşı siyasi çıkarları doğrultusunda kasıtlı olarak uzattığını iddia etti. İsrail devlet televizyonu KAN’a konuşan Liberman, önceliğin Hamas’ı ortadan kaldırmak ve tüm İsrailli esirleri tek seferde geri getirmek olması gerektiğini vurguladı.
Liberman, saldırıların durdurulması ve esirlerin tamamının geri alınması durumunda tüm siyasi baskının Netanyahu hükümetine yöneleceğini belirtti.
“Netanyahu, savaşı seçimlere kadar uzatmak istiyor.”
Ancak Liberman, bu ifadesiyle 2026 sonunda yapılması planlanan genel seçimleri mi, yoksa bu yıl veya gelecek yılın başında beklenen bir erken seçimi mi kastettiğine açıklık getirmedi.
Refah’taki “İnsani Yardım Kenti” Planına Sert Tepki
Muhalefet lideri, Filistinlileri bölgeden sürme amacı taşıdığı iddia edilen Refah’taki “insani yardım kenti” kurma planını da sert bir dille eleştirdi. Liberman, bu planı “savaşın hedefleriyle çelişen hayali bir girişim” olarak nitelendirdi.
Bu tür girişimlerin yanıltıcı olduğunu belirten Liberman, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir‘in de bu planların savaşın amaçlarıyla çeliştiğini ifade ettiğini aktardı. Liberman ayrıca, İsrailli vergi mükelleflerine maliyetinin 20 milyar şekel (yaklaşık 6 milyar dolar) olacağı belirtilen bu projenin haftalardır tartışılmasını eleştirdi.
İsrail Hükümetinin Tartışmalı Sürgün Planı
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’e, Filistinlilerin başka ülkelere sürülmesini hedefleyen Refah’ta bir “insani yardım kenti” planı hazırlaması için talimat verdiğini doğrulamıştı. Katz, planın ilk aşamada 600 bin Filistinliyi kapsayacak bir “çadır kent” kurulmasını, nihai hedefin ise tüm Filistinlilerin bölgeden çıkarılması olduğunu açıklamıştı.
Katz, bu bölgeye alınan Filistinlilerin Gazze’nin diğer bölgelerine dönemeyeceğini belirterek, bunun “gönüllü göç” adı altında Filistinlileri sürgün etme amacı için “İsrail adına çok önemli” olduğunu savunmuştu. Uluslararası hak örgütleri ise İsrail’in bu planını, bir “insani yardım kenti” değil, bir “toplama kampı” olarak nitelemişti.