Apollo 11’in 56. Yıl Dönümü ve Süregelen Tartışmalar
16 Temmuz 1969’da fırlatılan Apollo 11 uzay aracı, 20 Temmuz’da Ay yüzeyine tarihi bir iniş gerçekleştirdi. Bu olayla birlikte astronot Neil Armstrong, Ay’a ayak basan ilk insan olarak tarihe geçti. Armstrong ve ekip arkadaşı Buzz Aldrin, iniş yaptıkları Tranquillity Üssü’nde yaklaşık iki buçuk saatlik bir keşif gezisi yaptı. Dünya’ya Ay toprağı örnekleri getiren ekip, toplamda 21 saat 36 dakika boyunca Ay’da kaldı.
NASA, Apollo programı kapsamında 1969 ile 1972 yılları arasında Ay’a toplam altı insanlı görev düzenledi. Bu tarihi başarının üzerinden yarım asırdan fazla geçmişken, NASA şimdi Artemis programı ile Ay’a geri dönmeyi hedefliyor. Ancak bu kez amaç, Ay’ı Mars gibi daha derin uzay görevleri için bir basamak olarak kullanmak.
Ne var ki, son yıllarda farklı ülkelerin Ay’a araç gönderme girişimlerindeki başarısızlıklar, Ay’a aslında hiç gidilmediği yönündeki komplo teorilerini yeniden alevlendirdi.
’30 Milyar Dolarlık Aldatmaca’: Komplo Teorilerinin Kökeni
Ay’a inişin bir aldatmaca olduğu iddiaları, Apollo görevleri için roket üreticilerinden birinde teknik yazar olarak çalışan eski ABD Donanması subayı Bill Kaysing ile başladı. Kaysing, 1976 yılında yayımladığı “Ay’a Asla Gitmedik: Amerika’nın Otuz Milyar Dolarlık Dolandırıcılığı” adlı kitabıyla, bilimsel bir geçmişi olmamasına rağmen içeriden bilgi sahibi olduğunu öne sürerek bu teorilerin temelini attı.
Teorilerin Dayandığı Ana İddialar
Spekülasyonlar birkaç temel iddiaya dayanıyor:
- Van Allen radyasyon kuşaklarının astronotları öldürecek kadar tehlikeli olduğu.
- Ay yüzeyinde çekilen fotoğraflarda hiç yıldız görünmemesi.
- Atmosfer olmayan Ay’da Amerikan bayrağının dalgalanması.
- Görüntülerin, yönetmen Stanley Kubrick tarafından stüdyoda çekildiği iddiası.
Bilimsel Kanıtlar Komplo Teorilerini Çürütüyor
Van Allen Kuşağı ve Radyasyon Gerçeği
Van Allen radyasyon kuşağı, Dünya’yı çevreleyen yüksek enerjili parçacıklardan oluşan bir bölgedir. Bu, Apollo görevleri öncesinde de bilinen bir riskti. NASA, bu sorunu çözmek için uzay aracını alüminyum bir kabukla yalıttı ve kuşaklarda geçirilen süreyi en aza indiren özel bir yörünge belirledi. Yapılan ölçümlere göre, astronotların maruz kaldığı ortalama radyasyon dozu 0,46 rad olarak ölçüldü. Bu oran, bazı nükleer santral çalışanlarının maruz kaldığı dozdan bile daha düşüktür.
Yıldızlar Neden Görünmüyor ve Bayrak Neden Dalgalandı?
NASA’nın eski baş tarihçisi Roger Launius, 2019’da Associated Press’e verdiği röportajda bu iddiaları yanıtladı.
“Söz konusu bayrak direğinin üst kısmına ileriye doğru uzanan bir çubuk eklendiğini ifade etmişti. Bunun amacı bayrağın sarkmasını veya bozuk durmasını önlemekti. Armstrong ve Aldrin, yanlışlıkla çubuğu biraz bükmüştü ve bayrak hareket ediyormuş gibi göründü.”
Greenwich Kraliyet Gözlemevi’nden astronom Emily Drabek-Maunder ise yıldızların görünmemesini şöyle açıklıyor: Ay yüzeyindeki parlaklık nedeniyle aşırı pozlamayı önlemek için kameraların deklanşör hızı çok yüksekti. Bu yüksek hız, yıldızların soluk ışığını yakalamak için yetersizdi.
Stanley Kubrick İddiası ve Teknolojik İmkansızlıklar
Ay’a iniş görüntülerinin ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından çekildiği iddiası, 2015 yapımı “Shooting Kubrick” adlı sahte bir belgesele dayanıyor. Görüntülerde Kubrick olduğu iddia edilen kişinin aslında Tom Mayk adında bir aktör olduğu ortaya çıkmıştır. Film uzmanları, 1969’daki teknolojiyle bu kadar gerçekçi görüntülerin üretilmesinin imkansız olduğunu belirtiyor. Post Prodüksiyon Başkanı Howard Berry, konuyu şöyle özetliyor:
“O dönemde ağır çekim görüntüleri kaydedebilen manyetik disk kayıt cihazları toplamda yalnızca 30 saniyelik bir kayıt yapabiliyordu ve bu da 90 saniyelik ağır çekim videonun oynatılabildiği anlamına geliyordu. 143 dakikayı ağır çekimde kaydetmek için 47 dakikalık canlı çekim kaydı yapıp depolamanız gerekiyordu ki bu kesinlikle mümkün değildi.”
Fiziksel Kanıtlar ve Bağımsız Doğrulamalar
Apollo astronotları, Dünya’ya 382 kilogram Ay toprağı getirdi ve bu örnekler dünya çapındaki laboratuvarlarda incelendi. Hiçbir bağımsız araştırmacı, örneklerin sahte olduğunu iddia etmedi. Ayrıca, NASA’nın Ay Keşif Yörünge Aracı (LRO), Apollo iniş alanlarını, terk edilmiş modülleri ve hatta astronotların ayak izlerini yüksek çözünürlüklü olarak görüntüledi. Çin, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerin uzay araçları da bu iniş alanlarını tespit ederek bağımsız doğrulama sağladı. Armstrong ve Aldrin’in yüzeye yerleştirdiği ve hala çalışan lazer retroreflektör dizisi, Ay’ın Dünya’ya olan mesafesini santimetre hassasiyetinde ölçmeye devam ediyor.
Günümüzde Ay’a Gitmek Neden Bu Kadar Zor?
Peki, 50 yıl önce başarılan bu görev bugün neden bu kadar zorlu görünüyor? Uzmanlar bunun nedenlerini bütçe, siyasi irade ve teknolojik karmaşıklık olarak sıralıyor.
- Bütçe ve Motivasyon: Soğuk Savaş dönemindeki siyasi rekabet artık mevcut değil. NASA’nın bütçesi, federal bütçenin %4’ünden günümüzde %0,4’üne düşmüş durumda. Tüm Apollo programının bugünün parasıyla maliyeti 280 milyar doları aşarken, Artemis programına son 10 yılda sadece 90 milyar dolar harcandı.
- Teknolojik Gelişmeler: Modern uzay araçları, Apollo’nun basit tasarımından çok daha karmaşık ve güvenli olmak zorunda. Artemis programı sadece Ay’a gitmeyi değil, orada kalıcı bir üs kurmayı hedefliyor.
- Özel Şirketlere Bağımlılık: NASA, maliyetleri düşürmek için SpaceX gibi özel şirketlerle çalışıyor. Bu durum, projelerin ilerleyişini bu şirketlerin takvimine ve başarılarına bağımlı kılıyor.
Tüm bu bilimsel kanıtlara ve açıklamalara rağmen, yapılan anketler Amerikalıların %6 ila %20’sinin, İngilizlerin %25’inin ve Rusların %28’inin Ay’a inişin bir aldatmaca olduğuna inandığını gösteriyor. Bu durum, tarihi gerçekler ve komplo teorileri arasındaki mücadelenin devam ettiğini ortaya koyuyor.