Sana Göre Haber

Ferhat Ünlü Sabah Gazetesi’ne Veda Etti: Adana’dan Başlayan 32 Yıllık Gazetecilik Hikayesi

Bir Yolcunun Gözünden Hayat ve Vedalar

Vedalara alışkın olmayan biriyim. Bu durum, hem ‘yolcu’ kimliğine bürünmüş yaşam tarzımdan hem de nihai sona kadar bu hayatta hepimizin birer yolcu olduğu gerçeğinden kaynaklanıyor. 2002 yılında İngiltere’de tanıştığım ve uzun yıllar İngilizce aslından okuduğum büyük Alman düşünür Arthur Schopenhauer, irade adını verdiği yaşam istencinin insanı neden yalnız bıraktığını şöyle açıklar:

“Bir anne, çocuklarını ancak en sonunda kendine döneceklerini bildiği için yalnız bırakır. Anne, iradenin bitmek bilmeyen hareketi ve mücadelesinin ardından ölümle bizi kucaklar; bu yüzden yaşarken bize karşı duyarsızdır.”

Bu dünyada hepimiz birer yolcuyuz, hancı değiliz. İnsan, uzun yıllar çalıştığı iş yerine, doğduğu şehre, ailesine ve sevdiklerine karşı bile bir yolcudur. Ben de tüm ömrümü bir yolcu gibi yaşadığımı biliyorum.

Adana’dan İstanbul’a Uzanan Bir Meslek Hayatı

27 Ağustos 1993 tarihinde, üniversite için Adana’dan ayrılıp İstanbul’a geldim. İlk okuduğum Türk yazar olan Orhan Kemal’e benzettiğim emekli kondüktör Reşit Emmi ve oğlu, arkadaşım Hüseyin ile Adana İstasyonu’ndan trene bindiğim o günü dün gibi hatırlıyorum. Henüz 18 yaşındaydım. Bu gazetede ise tam 18 yıl 6 ay geçirdim. Bir insan ömrü gibi düşünürsek; ilk çocukluk, çocukluk, ergenlik ve reşit olma dönemim burada geçti. Bu, sadece benim gibi hiperaktif biri için değil, herkes için oldukça uzun bir süre. 27 Ağustos 2016’da bu gazeteden ayrılma ihtimalim doğmuştu ama kısmet dokuz yıl sonrasınaymış.

Sırlar ve Saygı Üzerine

32 yıl boyunca istihbarat alanında da çalıştığım için gerçek bilginin sırlar üzerine kurulduğuna inanırım. Sır saklamak, hayatta daha fazlasını öğrenmenin tek yoludur. Eski yuvamda geçen 18,5 yıl boyunca yaşadığım tüm önemli anılar, zihnimin 1131 numaralı kasasında kilitlidir. Çünkü Jung’un, Freud’un ölümünden sonra sordukları bir soruya verdiği yanıttaki gibi: “Saygı yaşamdan daha uzun sürer.”

Beni ‘X Kodu’ ile Dinleyenler ve Zorlu Yıllar

Bu gazetede çalışırken Türkiye’nin 18,5 yıllık evrimine tanıklık ettim. 27 Ocak 2007’de kıdemli muhabir olarak işe başladığımda, Hrant Dink‘in öldürülmesinin üzerinden sadece 6 gün geçmişti. Yeni gladyo olarak adlandırdığım Gülen Terör Örgütü (FETÖ), o yılın 12 Haziran’ında Ergenekon operasyonlarını başlattı.

Zekeriya Öz isimli şahıs, 2008’de hiçbir ilgi ve bağlantı olmamasına rağmen adımı Birinci Ergenekon İddianamesi’ne ekleyerek, “Ferhat Ünlü’nün kim olduğu, ilişkilerinin ne olduğu araştırılmalıdır” gibi kafa karıştırıcı ifadeler kullandı. Oysa telefonumu beş yıl boyunca ‘X koduyla’ dinlemişlerdi ama kim olduğumu hâlâ çözememişlerdi.

Kim Olduğum Belli: Tek Silahım Kalemimdir

Kim olduğum ortada. Ben, Adanalı çaycı Ramazan Ünlü’nün oğluyum. ’01’ dizisinin çekildiği Hürriyet Mahallesi’nde büyüdüm. Kendimi savunmayı çocukluğumdan beri bilirim ama 13 yaşımdan beri tek silahım kalemimdir. Onu da Allah’ın izniyle kimsenin elimden almaya gücü yetmez. Yazmak, benim için bir araç değil, varoluş sebebimdir. Bu dünyaya neden geldiğim sorusuna bulabildiğim tek anlamlı yanıt budur.

Gelecek Planları ve Teşekkür

Biz rızka, bir nimet olarak bakarız. Dünya, her zaman istediğinizi vermeyebilir; ona bir borcumuz yoktur, sadece nimetlerinden faydalanırız. Şimdilik Adana tabiriyle ‘gafamı dinleyeceğim’ ve başladığım büyük işi bitirip, ömrümün ilk otobiyografik bilim kurgu romanını tamamlayacağım. Sonrasında ise muhtemelen daha fazla ekrana yöneleceğim, çünkü mesleğimiz evrim geçiriyor ve bu değişime uyum sağlamayan ayakta kalamaz.

Bu medya grubunun gazetesinde özgürce yazmamı sağlayan Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak‘a kalpten teşekkür ederim. FETÖ’cü savcıların yazılarımla ilgili operasyonlarını ve olası bir cezaevi senaryosunu ancak onun gibi dirayetli bir yönetici engelleyebilirdi. Bu süreçteki destekleri için minnettarım.

Sabah Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni, otuz yıllık dostum Metin Yüksel‘e, 19 yıllık yakın çalışma arkadaşım, kardeşim Abdurrahman Şimşek‘e, Haber Müdürü kardeşim Nazif Karaman‘a ve ismini sayamadığım tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Artık vedalaşma vakti. Hakkınızı helal edin, benden yana helal olsun.

Exit mobile version