James Jeffrey’den Kritik Uyarı: İsrail’in Suriye Politikası Bölgeyi Tehdit Ediyor

James Jeffrey’den Kritik Suriye Değerlendirmesi

Eski ABD Suriye Özel Temsilcisi ve emekli diplomat James Jeffrey, Washington’da verdiği özel bir röportajda, İsrail’in Suriye’deki son askeri adımlarını ve bölgedeki genel durumu analiz etti. Jeffrey, İsrail’in Suriye merkezi yönetimine yönelik sert müdahalelerinin amacının belirsiz olduğunu ve bu durumun hem Suriye’nin bütünlüğünü tehlikeye attığını hem de İsrail’in kendi çıkarlarına zarar verdiğini savundu.

İsrail’in Politikası ve Suriye’nin Geleceği

Jeffrey, Tel Aviv’in son yirmi yıldır Lübnan’daki Hizbullah ve İran’a karşı güvenlik odaklı tavrını anladığını belirtirken, son dönemde Suriye ordusuna yönelik saldırıların farklı bir boyut taşıdığını ifade etti. Ahmed Şara liderliğindeki yeni Şam yönetiminin “14 yıldır İranlılarla savaşmış, İran varlığına kökten karşı bir yönetim” olduğuna dikkat çeken Jeffrey, İsrail’in mevcut politikasının bu yapıyı tehdit ettiğini vurguladı.

“İsrail’in Suriye’de ne yapmaya çalıştığı belli değil,” diyen Jeffrey, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin izlediği politikanın Suriye’nin varlığını tehdit ettiğini ve “İsrail’in Suriye’deki hedefi ne?” sorusunu gündeme getirdiğini belirtti.

Suriye’nin Toprak Bütünlüğüne Yönelik Tehditler

Jeffrey, Suriye’nin güneyindeki Dürzilerin dış destekle özerk bir yapı kurma ihtimalinin, ülkedeki diğer grupları da benzer taleplere yöneltebileceği uyarısında bulundu. Bu durumun sadece terör örgütü PKK/YPG’nin kontrolündeki bölgeler için değil, batıdaki Nusayriler için de geçerli olabileceğini belirten Jeffrey, “Bu da ülkenin çöküşüne zemin hazırlar” dedi.

Amerika Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) dış danışma kurulu üyesi de olan Jeffrey, Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemini şu sözlerle açıkladı:

“Ülkesinin tamamı üzerinde toprak bütünlüğüne sahip olamayan ve birlik içinde kalamayan bir Suriye, ki buna güneydeki Dürzi bölgeleri, büyük ölçüde Alevilerin (Nusayrilerin) yaşadığı batı ve ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı kuzey-doğu da dahil, hayatta kalamaz.”

Jeffrey, İsrail’in bu tutumunu sürdürmesi halinde sonucun, “2011’den 2025’e kadar gördüğümüz iç savaşın, dış güçlerin müdahalesinin ve İran’ın geri dönüşünün yeniden başlaması” olacağını ve bunun başta İsrail olmak üzere hiçbir bölgesel aktörün çıkarına hizmet etmeyeceğini ekledi.

PKK/YPG Varlığı ve Türkiye’nin Rolü

Jeffrey, ABD’nin PKK/YPG uzantılı SDG’yi desteklediğini ancak bu desteğin sınırları olduğunu belirtti. “SDG, bu konunun herkes için barışçıl bir şekilde çözülmemesi halinde çok güçlü bir Türk ordusu ile yüzleşmek zorunda olacağını biliyor” diyen Jeffrey, örgütün Şam yönetimiyle entegrasyon planının dışına çıkması durumunda Washington’un desteğini kaybedeceğini ima etti.

Kuzeydoğu Suriye’de bağımsız bir devlet kurulmasının hem Suriye’nin birliği için yıkıcı olacağını hem de Türkiye ile yürütülen uzlaşma sürecini riske atacağını ifade etti.

Uluslararası Topluma Birlik Çağrısı

Suriye’deki iç savaştan çıkarılan en önemli dersin uluslararası birliğin gerekliliği olduğunu vurgulayan Jeffrey, şu çağrıda bulundu:

“Uluslararası toplumun, Arap devletleri, Avrupalılar, BM’nin sivil toplum kuruluşları, ABD, Türkiye ve mümkünse İsrail dahil herkesin tek bir sesle konuşması gerekir. Herkesin aynı duruşu sergileyerek, (Suriye’de) merkezi hükümete destek olması gerekir.”

Jeffrey ayrıca, Türkiye’nin PKK’nın silah bırakması için başlattığı sürecin ‘geri döndürülemez’ olduğunu ve PKK’nın askeri olarak başarısız olmasıyla silahlı mücadelenin mantığının kalmadığını sözlerine ekledi.