Sana Göre Haber

Pınar Kür’ün Ardından Türkiye’nin Gerçeği: Asılacak Kadınlar ve Kaybolan Adalet

Pınar Kür’ün Ardından: “Asılacak Kadın” ve Türkiye’nin Acı Gerçekliği

Bu hafta edebiyat dünyamızın önemli isimlerinden yazar Pınar Kür‘ü sonsuzluğa uğurladık. Onun unutulmaz eserlerinden biri olan “Asılacak Kadın”, psikopat bir bireyle evlenmeye zorlanan ve yaşadığı korkunç olaylar neticesinde intihar eden bir kadının trajik hikayesini anlatır. Pınar Kür bu romanı 1979’da kaleme aldığında, dijital dünya henüz hayatımızda yoktu ve kadın cinayetleri gazetelerin yalnızca üçüncü sayfalarında, çoğunlukla kadını suçlayan bir dille yer bulurdu. Roman, okurlarda büyük bir şok etkisi yaratmış, rahmetli yönetmen Başar Sabuncu tarafından özüne sadık kalınarak sinemaya aktarılmıştı. Böylece bir kadının çaresizliğine ve intiharına açıkhava sinemalarında tanıklık etmiştik.

Romanlardan Gerçeğe: Artan Kadın Cinayetleri

Sevgili Pınar, sen de tanık oldun ki ülkemizde “Asılacak Kadın”ların sayısı ne yazık ki katlanarak arttı. Eline bıçağı alan erkeklerin boşanmak isteyen eşlerini öldürmesi, gündelik bir haber haline geldi. Kendisini reddeden kadını, evlerde kolayca bulunan tabancalarla kurşun yağmuruna tutan genç erkeklerin sayısı çoğaldı. Hatta hiçbir sebep yokken kadınları öldürenler bile var.

Bu cinayetlerin ardında yatan temel nedenler üzerine düşündüğümde iki ana faktör öne çıkıyor:

Aynı zamanda ülkemizin dört bir yanını saran büyük bir uyuşturucu salgını var. Uyuşturucu parası bulamadığı için annesini, babasını katledenlerin haberlerini okuyoruz. Ülkemiz, ne yazık ki bir mafya ve uyuşturucu cennetine dönüşmüş durumda.

Adalet Sisteminin Çöküşü ve Kan Donduran Bir Vaka

Pınar, seni uğurlarken ülkemiz bir başka kadın cinayetiyle daha sarsıldı. Cinayet zanlısı, daha önce darp ve cinsel taciz suçlamalarıyla polislikten atılmış eski bir polis. Bu kişinin önceki sevgilisi de altıncı kattan düşerek şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmiş ve zanlı delil yetersizliğinden serbest kalmış. Meslekten atılmasına rağmen lüks bir villada yaşayan bu adam, internet üzerinden tanıştığı hemşirelik öğrencisi gencecik bir kızı tuzağına düşürüyor.

Ailesi bu ilişkiden rahatsız olan genç kız, bir gün adamın villasına taşınıyor. Şüphelenen ikiz kardeşi villaya gittiğinde, kardeşini yüzündeki morlukları gizlemek için güneş gözlüğüyle salonda otururken buluyor. Adamın bir anlık dalgınlığından faydalanıp “Hadi gidelim, bu adam tehlikeli” dese de “Sen karışma, bilmediğin şeyler var” yanıtını alıyor. Kısa bir süre sonra aile kızlarından haber alamamaya başlıyor.

Polise yapılan kayıp başvurusundan sonuç alınamazken, Eyüpsultan yakınlarında bir bavul içinde genç kızın cansız bedeni bulunuyor. Meğer zanlı, kızı zorla alıkoyuyormuş ve aile araştırmaya başlayınca onu öldürüp cesedini bir bavula koymuş. Kanıtları yok etmek için ise arkadaşlarının yardımıyla villasının duvarlarını kırmızıya boyamış.

Güvensizlik Ortamı ve Çözümsüzlük

Sevgili Pınar, bu ülke o kadar çok kadın ve çocuk cinayeti gördü ki, artık biber gazı olmadan sokağa çıkmak tehlikeli hale geldi. Anneler, çocuklarına “Sana gittiğin yerde biri su bile verirse içme!” diye tembihliyor, çünkü tecavüz hapı peynir ekmek gibi satılıyor.

Yeter be! Bu kadar katili koruyan bir yargı sistemi görülmemiştir! Artık adalet beklemeyin; yargı yok, sadece emir erleri var! Son günlerde binlerce katili ‘yer yok’ diyerek salıverdiler, kendinizi koruyun!

Yangınlarla, haksız tutuklamalarla, zenginlere tanınan vergi aflarıyla bu halkı zaten bitirdiniz. Hepimizi, karşı olduğum bir eylem olan ölüm orucuna mahkûm ettiniz. Bu yazı da böyle bitti Pınar. Bir gün bana “Sen hep eğlenceli yazılar yaz” demiştin. Ne yazık ki gülmeyi çoktan unuttum. Sevgiyle kal.

Exit mobile version