Türk Makine Sektöründe İhracat ve Üretim Arasında Derin Makas
Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından açıklanan son verilere göre, Türkiye’nin makine imalat sanayisi yılın ilk yarısında çelişkili bir tablo sergiledi. Ocak-haziran döneminde ihracat, miktar bazında yüzde 5,7 oranında azalırken, değer bazında ise yüzde 0,3’lük bir artış gösterdi. Haziran ayındaki pozitif performans sayesinde makine ihracatı, bu yıl ilk kez değer bazında artıya geçmeyi başardı.
Bu dönemde ihracattan elde edilen toplam gelir 13,7 milyar dolara ulaşırken, kilogram başına ortalama birim fiyatı yüzde 6,3’lük bir artışla 7,8 dolara yükseldi. Yıllıklandırılmış ihracat rakamı ise yüzde 0,5 artışla 28,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
İhracat Pazarlarında Öne Çıkanlar ve Dikkat Çeken Değişimler
Ocak-haziran döneminde Türkiye’nin makine ihracatında lider ülkeler ve pazar dinamikleri şu şekilde şekillendi:
- Almanya: 1,5 milyar dolar ile zirvede yer aldı (yüzde 0,8 artış).
- ABD: 871 milyon dolar ile ikinci sırada (yüzde 3 artış).
- İtalya: 593 milyon dolar ile üçüncü sırada (yüzde 11,8 artış).
İlk 10 pazar arasında Rusya’ya yapılan ihracatın yüzde 36,4 oranında keskin bir düşüş yaşaması dikkat çekerken, Fransa’ya yüzde 27 ve Romanya’ya yüzde 24,6’lık önemli artışlar kaydedildi. Alt sektörler incelendiğinde, en yüksek ihracat 1,2 milyar dolarla içten yanmalı motor ve aksamlarında gerçekleşti. En büyük daralma ise 167 milyon dolarlık kayıpla inşaat ve madencilik makinelerinde yaşandı.
“Türkiye, Çin’e Bağımlılığın Azaltılmasında Önemli Bir Alternatif”
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, küresel tedarik zincirlerindeki belirsizliklere ve sanayi yatırımlarındaki baskıya dikkat çekti. Karavelioğlu, Türkiye’nin stratejik konumuna vurgu yaptı:
“Avrupa Komisyonu’nun Çin şokuna ve kamu alımlarında Çin firmalarına karşı korumacı önlemler geliştirmeye başlaması, AB’nin açık ticaret politikasıyla birlikte selektif savunma stratejileri benimsediğini gösteriyor. G7 toplantısında Çin’in kritik ürünlerdeki tekelci yaklaşımına karşı ortak hareket çağrısı yapılması da bu yönelimin küresel işbirlikleriyle derinleştirileceğinin bir ifadesi. Türkiye bu tabloda hem Çin’e bağımlılığı azaltma stratejisinde bir alternatif hem de adil ticaret ilkelerini gözeten bir ortak olarak konumlanmalıdır.”
Üretimdeki Durgunluk ve Yüksek Faizin Etkileri
Karavelioğlu, yatırım ortamında umutların yeşermeye başladığını belirtse de yurt içindeki üretim verilerinin endişe verici olduğunu ifade etti. Makine sektöründeki üretimin mayıs ayında yüzde 9,3 düştüğünü ve kapasite kullanım oranının haziranda yüzde 68,6’ya kadar gerilediğini belirten Karavelioğlu, “Bu durum sektörün telafisi zor kayıplarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor” dedi.
Yüksek faiz ortamının sanayi üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen MAİB Başkanı, İSO İkinci 500 listesindeki makine üreticilerinin karlılık oranlarının ciddi şekilde gerilediğini vurguladı.
“Faizin enflasyon karşısındaki reel getirisinin tarihi zirvelerde olduğu ve üretimdeki risklerin çok büyüyüp çok çeşitlendiği bir dönemde, ihmal edilebilir seviyede faaliyet karlarıyla iş yürütmenin sürdürülemez hale geldiğini görüyoruz. Sanayi küçülürken inşaat ve hizmet sektörleri büyüyor, tüketim ithalat üzerinden sürüyor. Kısacası, yüksek faiz sanayinin bereketini kaçırıyor.“