Türkiye Ekonomisinde Benzeri Görülmemiş Borç Yükü
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir borçlanma tablosuyla karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Geçmiş liderler Adnan Menderes ve Süleyman Demirel dönemlerinde dahi yaşanmayan bu ekonomik durum, ülkeyi borç batağının derinliklerine itmiş durumda. Mevcut ekonomi politikaları, ülke borcunu rekor seviyelere taşırken, iç borç için ödenen aylık faiz miktarı 4 milyar doları aşmış bulunuyor.
‘Nas’ Politikası Sonrası Faiz Ödemelerinde Patlama
Ekonomim gazetesi yazarı Alaattin Aktaş’ın 2003-2025 dönemini kapsayan grafiğine göre, özellikle “Nas var” söylemiyle faizlerin düşürülmesinin ardından iç borç faiz ödemelerinde dramatik bir artış yaşandı. 2022’den itibaren başlayan bu süreçte, sadece iç borca ödenen faiz, Haziran sonu itibarıyla 4 milyar doları geçerek rekor kırdı. Bu rakam, geçen yılın ortalamasının iki katına tekabül ediyor. Bu durum, Hazine’nin kaynaklarının büyük sermaye sahiplerine aktarıldığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Dış Borç ve Bütçe Açığı Kırmızı Alarm Veriyor
Ekonomideki endişe verici tablo sadece iç borçla sınırlı değil. Diğer kritik göstergeler de olumsuz bir seyir izliyor.
Dış Borç 527.5 Milyar Dolara Ulaştı
Merkez Bankası ve özel sektörün toplam dış borcu 527.5 milyar dolara yükseldi. Sadece bu yılın ilk üç ayında borç stokuna 11.5 milyar dolar daha eklendi. AKP iktidarı döneminde Türkiye’nin toplam dış borcuna yaklaşık 400 milyar dolar eklendiği ifade ediliyor.
Bütçe Açığı 1 Trilyon Liraya Dayandı
Yılın ilk altı ayında bütçe açığı 980 milyar liraya ulaştı. Sadece geçtiğimiz ay, 300.2 milyar liralık rekor bir açık verildi. Bu “dibi delik bütçe” olarak nitelendirilen durumu dengelemek için sürekli vergi artışlarına gidiliyor. Tasarruflar ve vadeli mevduatlardan alınan faiz gelirlerindeki devlet kesintisi %17.5’e yükseltildi. Bu durum, yüksek enflasyon ortamında vatandaşın alım gücünü daha da eritiyor.
Çalışanların ve Emeklilerin Omuzlarındaki Yük
Kamuda çalışan 600 bin işçi için önerilen zam oranları, ekonomik tablonun faturasının kime kesildiğini gösteriyor. İlk altı ay için başlangıçta %16 olarak önerilen zam, tepkiler üzerine %24’e çıkarıldı. Sendikaların, TÜİK tarafından açıklanan ve düşük bulunduğu iddia edilen enflasyon oranları yerine alternatif hesaplamaları (ENAG) dikkate alması gerektiği vurgulanıyor. Aksi takdirde, işçi ve emekçilerin iki yıl boyunca yoğun bir hak kaybı yaşayacağı belirtiliyor.
Bütçedeki 300 milyar dolarlık açığın, emekten alınan paylarla kapatılmaya çalışılacağı, ancak bu kaynakların yine büyük sermaye gruplarına ve ihale alan şirketlere aktarılacağı iddia ediliyor.
Milyarlarca Dolarlık Proje Maliyetleri Tartışması
Gazeteci İbrahim Kahveci’nin analizlerine atıfta bulunularak, Kuzey Marmara Otoyolu projesi ve 3. köprü gibi büyük altyapı projelerinin maliyetleri ve devlete devredilme süreçlerindeki gecikmeler gündeme getiriliyor. Bu durum, Hazine’nin nasıl zor bir duruma sokulduğunun ve hesap verilebilirlik eksikliğinin bir göstergesi olarak sunuluyor.