Berlin’den Brüksel’e Bütçe Mesajı: Almanya’nın 2 Trilyon Avroluk AB Teklifine İtirazının Nedenleri

AB’nin Yeni Bütçe Teklifi ve Almanya’nın Stratejik İtirazı

TBMM AB Uyum Komisyonu Danışmanı Dr. Makbule Yalın, Avrupa Birliği’nin (AB) 2028-2034 dönemi için sunduğu bütçe teklifini ve Almanya’nın bu teklife yönelik olumsuz tavrının ardındaki nedenleri analiz etti. AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, birliğin rekabet gücünü artırma ve revizyon çalışmalarına odaklanarak, 2028-2034 dönemi için bütçede 700 milyar avroluk bir artışla toplam 2 trilyon avroluk bir teklif sundu. Von der Leyen bu bütçeyi “yeni bir çağın bütçesi” olarak tanımlasa da, birliğin en büyük net katkı sağlayıcısı olan Almanya’dan ilkesel bir “hayır” yanıtı geldi.

Almanya’nın bu tavrı, basit bir bütçe tercihinden öte, AB içindeki stratejik öncelikler, yük paylaşımı ve siyasi yönelimlere ilişkin derin bir mesaj barındırıyor. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası artan harcamalar ve Paris-Berlin hattındaki gerilimler düşünüldüğünde, Berlin’in bu çıkışı zamanlama açısından dikkat çekicidir.

Tarihsel Perspektif: Mali Disiplinin Savunucusu Almanya

Almanya, Avrupa bütünleşmesinin başından beri mali disiplinin en önemli savunucusu olmuştur. Maastricht Antlaşması ile avroya geçişin temelini oluşturan bütçe açığı ve enflasyon kriterlerinin belirlenmesinde Berlin’in rolü büyüktür. Bu yaklaşım, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi birliğin de güven teminatı olarak görülüyordu. 2003-2005 arasında Almanya ve Fransa’nın bu kuralları esnetmesi eleştirilere yol açsa da, Berlin mali kurallara bağlılığını sürdürmeye devam etmiştir.

Krizler ve Almanya’nın Tutumu

2008 küresel finansal kriziyle birlikte Almanya’nın disiplinli yaklaşımı daha da belirginleşti. Kriz sonrası borç yükü artan Güney Avrupa ülkelerine yönelik kemer sıkma politikalarının arkasında durdu. 2010-2012 döneminde kurtarma paketlerini yapısal reformlara bağladı ve ortak Eurobond önerilerine karşı temkinli duruşunu korudu. Bu tutum, dayanışma ve sorumluluk dengesi tartışmalarını alevlendirdi.

Göç ve Pandemi Sınavları

2015 mülteci krizinde Almanya, AB fonlarının amaç dışı kullanımına karşı çıkarak göç yönetimini büyük ölçüde kendi bütçesinden finanse etti. Ancak Kovid-19 salgını, Almanya’nın politikasında bir kırılma yarattı. Başta karşı çıktığı ortak borçlanma mekanizmasını, Fransa ile birlikte 750 milyar avroluk kurtarma fonunu destekleyerek ilk kez benimsedi. Yine de bu fonların kullanımında sıkı denetim ve somut reform şartından vazgeçmedi.

Güncel Çatışma Alanları ve Stratejik Uyarı

Almanya, 2023 sonrası dönemde de ilkeli duruşunu sürdürmektedir. Yeşil dönüşüm fonlarının sanayi yatırımlarını dışlamasına rekabet gücü ve istihdam kaybı endişeleriyle itiraz etti. 2024’te ise Ukrayna yardımlarında şeffaflık ve geri ödeme şartı talep ederek verimlilik uyarısı yaptı. Berlin, bir yandan desteklerin sürmesini isterken diğer yandan tasarruf yapılmasını gündeme getirmektedir.

Sonuç olarak, Almanya’nın AB bütçesine itirazı sadece bir maliyet hesabı değil, çok katmanlı bir stratejik uyarıdır. Berlin, AB’nin iddialı hedeflerine bütçesel karşılık verilmesine karşı çıkmıyor; ancak bu sürecin verimlilik ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle yönetilmesi gerektiğini savunuyor. Fransa’nın savunma harcamalarındaki artış talebi, Berlin’de mali yükün adil dağılmadığı kaygısını artırıyor. Aynı zamanda, bu tutum Almanya’da yükselen ve bütçe yükünü eleştiren aşırı sağ söylemlere karşı da iç siyasete yönelik bir mesaj niteliği taşıyor. Berlin’in bu çıkışı, AB’nin gelecekteki politika ve bütçe öncelikleri üzerinde belirleyici olacaktır.

[Dr. Makbule Yalın, TBMM AB Uyum Komisyonu Danışmanıdır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı’nın editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.