Cumhur İttifakı’nın Yeni Yol Haritası: Bahçeli’nin Önerisi ‘Lübnanlaşma’ mı Demek?

Bahçeli’nin Önerisi: Türkiye İçin ‘Lübnanlaşma’ Riski mi?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin, biri Kürt diğeri Alevi olmak üzere iki cumhurbaşkanı yardımcısı atanması yönündeki teklifi, siyasi kulislerde Cumhur İttifakı’nın hedeflediği rejim dönüşümüne dair önemli bir sinyal olarak yorumlanıyor. Bu öneri, Türkiye’nin etnik ve mezhepsel temellere dayalı bir yönetim modeline, yani “Lübnanlaşma”ya doğru sürüklendiği endişelerini beraberinde getiriyor.

Analistlere göre, Bahçeli’nin bu çıkışı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk-Kürt-Arap ittifakı” söylemi ve eski ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ın bölge için arzuladığı “Osmanlı millet sistemi” ile birleştiğinde, ortak bir hedefin parçalarını oluşturuyor.

Örtülü Bir Federasyon Modeli mi Hedefleniyor?

Siyasi yorumcular, 2016’da Türk-İslam sentezi (MHP-AKP) ile başlayan rejim dönüşüm sürecinin, şimdi de Türk-Kürt-İslam sentezi (MHP-DEM-AKP) ile tamamlanmak istendiğini öne sürüyor. Bu dönüşümün nihai hedefi ise Cumhur İttifakı içindeki bazı isimler tarafından Halep, Musul ve Kerkük gibi şehirlere atıfta bulunularak “Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyine genişlemesi” ve bir “Türkiye İmparatorluğu” kurulması olarak ifade ediliyor. Bu söylemlerin vardığı ortak nokta ise İslami temelli bir federasyon yapısı olarak değerlendiriliyor.

Siyasetteki Ani Değişim ve Bakırhan’ın Yorumu

Kısa süre önce DEM Partili vekillere yönelik sert tutumuyla bilinen Bahçeli’nin, aniden bir açılım sinyali vermesi siyasi çevrelerde merak konusu oldu. Bu ani politika değişikliğine ilişkin olarak DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, T24’e verdiği demeçte önemli bir noktaya işaret etti.

“Hem Ortadoğu hem içerisi. Yeni bir düzen tartışmaları var, bunun ana zemini Ortadoğu.”

Bakırhan’ın bu sözleri, atılan adımların sadece iç dinamiklerle değil, bölgesel gelişmelerle de yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.

Ortadoğu’daki Fırsat Ortaklığı İddiası

Uzmanlara göre, ABD’nin “İsrail hegemonyasında yeni bir Ortadoğu” dizayn etme çabası, bölgedeki aktörleri yeni pozisyonlar almaya itiyor. Bu çerçevede, Erdoğan-Bahçeli ikilisi ile Abdullah Öcalan‘ın, bu durumu bir “fırsat” olarak görerek hareket ettiği iddia ediliyor. Tarafların hedefleri tam olarak örtüşmese de, “yeni Ortadoğu” vizyonundan faydalanma konusunda ortak bir zeminde buluştukları belirtiliyor.

  • Erdoğan ve Bahçeli için fırsat: Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile entegrasyonu.
  • Öcalan için fırsat: “Apocu hareket”in Türkiye ve Suriye’de iktidar ortağı olması.

Ancak bu beklentilerin, Turgut Özal’ın “bir koyup üç alma” veya Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin “yeni Osmanlı” hayalleri gibi sonuçsuz kalabileceği de vurgulanıyor.

Eşitlikten Uzaklaşma ve Çatışma Riski

Kürt ve Alevi kimliklerine sahip cumhurbaşkanı yardımcıları atanması önerisi, temelde yurttaşların eşitliği ilkesinden uzaklaşarak, her topluluğun kendi içinde eşitliğini savunan bir yapıya işaret ediyor. Bu model, Lübnan’daki gibi bir sistem öngörüyor:

  • Cumhurbaşkanı: Sünni Türk
  • Yardımcılar: Kürt ve Alevi
  • Diğer makamlar: Lazlar, Çerkesler, Caferiler gibi diğer gruplar…

Bu hiyerarşik yapı, etnik ve mezhepsel gruplar arasında bir eşitsizlik yaratma potansiyeli taşıyor. Öcalan’ın “demokratik entegrasyon” olarak adlandırdığı yapıyı, Bahçeli’nin somut bir öneriye dönüştürdüğü ifade ediliyor. Bu tür bir modelin demokrasi yerine, Lübnan’da sıkça görülen toplumsal ayrışma ve “boğazlaşma” riskini artıracağı uyarısı yapılıyor.