Güneş Kremi Seçiminde Kafa Karışıklığı: Mineral mi, Kimyasal mı?
Son yıllarda, mineral güneş kremleri popülerliğini artırıyor. Tüketiciler, “kimyasal” olarak etiketlenen güneş kremlerinin vücut sağlığına, beyne ve hatta mercan resiflerine olası zararları konusundaki endişeler nedeniyle mineral bazlı alternatiflere yöneliyor. Bu eğilim, mineral formülasyonlarını dünya güneş kremi pazarında en hızlı büyüyen segment haline getirdi.
Ancak, “kimyasal” ve “mineral” güneş kremleri arasındaki tartışma, çoğu zaman yanlış bilgilere dayanıyor. Mineral kremlerin kimyasal içermediği, kimyasal kremlerin zararlı olduğunun kanıtlandığı veya mineral kremlerin güneşin UV ışınlarını yalnızca yansıttığı gibi yaygın iddialar yanıltıcıdır.
Terminoloji ve Gerçekler: Organik ve İnorganik Filtreler
Newcastle Üniversitesi’nden fotobiyoloji profesörü ve güneş koruyucuların UVA yıldız derecelendirmesinin mucidi olan Brian Diffey, bu konudaki kafa karışıklığının terminolojiden kaynaklandığını belirtiyor.
“Her şey kimyasal,” diyor Diffey. Ona göre, “kimyasal” olarak adlandırılan filtreler aslında karbon-hidrojen bağları içerdikleri için organik filtreler olarak tanımlanmalıdır. “Mineral” olarak bilinen titanyum dioksit ve çinko oksit gibi inorganik filtreler ise bu bağlara sahip değildir. Ancak hepsi birer kimyasaldır.
Güneşten korunma yeni bir kavram değil. Eski Mezopotamyalılar şemsiye kullanırken, eski Yunanlılar geniş kenarlı şapkaları tercih ediyordu. Namibya’daki Himba halkının bugün bile kullandığı aşıboyası gibi mineral macunların kullanımı 285.000 yıl öncesine dayanıyor. Bilim insanlarının 19. yüzyılda ultraviyole radyasyonu (UVR) keşfetmesiyle modern güneş kremlerinin temeli atıldı. İlk başta ağaç kabuklarından elde edilen organik bileşenler kullanılırken, zamanla laboratuvarda geliştirilen ve UV ışınlarını çok daha etkili bir şekilde emen avobenzon, oksibenzon, oktisalat ve oktinoksat gibi sentetik organik filtreler ortaya çıktı.
UV Filtreleri Nasıl Çalışır: Yansıtma Efsanesi Çürütüldü
Uzun süre, organik güneş kremlerinin UV ışınlarını emdiği, inorganiklerin ise fiziksel olarak yansıttığı düşünüldü. Bu inanış, inorganik kremlerin “fiziksel güneş kremi” olarak adlandırılmasına neden oldu.
“İnsanlar mineral veya inorganik güneş koruyucuların ultraviyole radyasyonu yansıttığını söylüyor. Ancak bu doğru değil,” diyor King’s College London’dan emekli profesör Antony Young.
Aslında, 2015’te yayımlanan hakemli bir araştırmaya göre, modern titanyum dioksit ve çinko oksit, UV aralığının yalnızca %4-5’ini yansıtır veya dağıtır; geri kalan %95’ini ise tıpkı kimyasal filtreler gibi emer. Uzmanlar, bir filtrenin UV ışınlarını emerek mi yoksa yansıtarak mı çalıştığının nihai koruma açısından büyük bir fark yaratmadığını vurguluyor. Her iki yöntem de cildinize ulaşan zararlı UVR miktarını azaltarak kanser riskine karşı koruma sağlar.
Cilt Hissi, Güvenlik ve Çözünürlük Farkı
Peki iki tür krem neden ciltte farklı hissediliyor? Cevap çözünürlükte yatıyor. Çoğu organik filtre çözünebilir ve pürüzsüz bir his bırakırken, çözünmeyen inorganik filtreler ciltte daha kalın bir tabaka oluşturabilir. Teknolojideki gelişmelerle üretilen nanoparçacıklar bu beyazlık etkisini azaltsa da, bu parçacıkların bile cildin en dış tabakasından derine inmediği ve kana karışmadığı belirtiliyor.
Bazı organik filtrelerin ise kana karışabildiği doğrudur, ancak bunun zararlı olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Oksibenzon gibi kimyasallarla ilgili endişe yaratan çalışmaların çoğu, hayvanlar üzerinde ve insan kullanımından çok daha yüksek dozlarda yapılmıştır. Örneğin, bir çalışmada kullanılan doza bir insanın ulaşması için 277 yıl boyunca her gün güneş kremi sürmesi gerektiği hesaplanmıştır. FDA gibi kurumlar yine de ihtiyat amacıyla daha fazla güvenlik verisi talep etmektedir.
Çevresel Etkiler: Mercan Resifleri Tartışması
Organik filtrelerin mercan resiflerine etkisi daha belirsiz bir konu. Laboratuvar çalışmaları endişelere yol açsa da, gerçek dünyadaki etkiler farklı olabilir. Hawaii gibi yerlerde yasaklar getirilmiş olsa da, deniz suyunda tespit edilen kimyasal seviyeleri, laboratuvarda zarar verdiği gösterilen yoğunluğun çok altındadır. Ayrıca, birçok deniz biyoloğu, mercanlar için en büyük tehdidin iklim değişikliği olduğunu belirtmektedir.
Sonuç: En İyi Güneş Kremi, Kullandığınızdır
Bilim insanları, güneş kremlerinin insan sağlığına somut bir zararı olduğunu henüz kanıtlayamamıştır. Ancak aşırı UV ışınlarına maruz kalmanın cilt kanserine yol açtığı kesindir. Melanom gibi ölümcül türlerde beş yıllık hayatta kalma oranı sadece %35’tir.
Bu nedenle uzmanlar net bir mesaj veriyor: En iyi güneş koruyucu, düzenli olarak kullanmaktan çekinmeyeceğiniz koruyucudur. İster pürüzsüz ve şeffaf bir formül, ister endişelerden arınmış bir mineral formül olsun, önemli olan cildinizi korumaktır. Young’un da dediği gibi, “Önemli olan güneş kremi kullanmak. İçindekilerin ne olduğu gerçekten önemli değil.”