Jeopolitiğin Ötesinde: Ortadoğu’da Emperyalizmin Ekonomik Boyutu ve İsrail Örneği

Ortadoğu’yu Anlamak: Jeopolitik Yetersiz Kalıyor

Ortadoğu’daki mevcut gelişmeleri yalnızca jeopolitik bir mercekle değerlendirmek oldukça yaygın bir yaklaşımdır. Ancak jeopolitik, temel olarak devletlerin coğrafi hakimiyet kurma hedeflerine ve bu konudaki endişelerine odaklanır. Buna karşılık emperyalizm, kapitalizmin mevcut ve tarihsel dönemdeki dinamiklerini anlamayı ve eleştirmeyi gerektiren daha derinlikli bir analiz sunar.

BOP Projesi: Jeopolitiğin Gözden Kaçırdığı Gerçekler

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kavramı, 1990’ların sonlarında ortaya çıkmış ve “11 Eylül” saldırılarının ardından “terörizmle savaş” söylemiyle meşrulaştırılmıştır. Proje, Kuzey Afrika’dan Afganistan’a uzanan geniş bir coğrafyadaki toplumları yeniden şekillendirmeyi amaçlıyordu. Jeopolitik analizler, bu süreci rejimlerin yıkılması ve ülkelerin toprak bütünlüğünün bozulması ekseninde yorumladı.

Ancak emperyalizm teorileri çerçevesinde daha farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu yoruma göre BOP, kapitalizmin yapısal krizi içerisinde devasa bir coğrafyayı; sermaye ihracı, tüketim pazarı, ucuz iş gücü ve doğal kaynak alanı olarak yeniden düzenleme projesiydi. Nitekim Bush yönetiminin hazırlayıp G7 Zirvesi’ne sunduğu ve 13 Şubat 2004‘te Al Hayat gazetesi tarafından yayımlanan belge, bu niyeti açıkça ortaya koyuyordu. Belge, bölge ülkelerinin siyasi yapılarından eğitim ve hukuk sistemlerine, medya ve kültür endüstrilerinden ekonomiye kadar kapsamlı bir müdahale planı içeriyordu.

Proje, Fransa, Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin çeşitli kaygılarla karşı çıkması sonucu bir “kapitalist mekân düzenleme” girişimi olarak başarısız oldu. Fakat jeopolitik gözlükle BOP’a odaklananlar, aynı dönemde İsrail için JINSA bünyesinde tasarlanan ve “İki devletli çözüm” yerine bugünkü soykırımın zeminini hazırlayan “Clean Break” projesini ve “Büyük İsrail” hedefini gözden kaçırdı.

Emperyalizmin Modern Yüzü: İsrail ve Soykırım Ekonomisi

Modern emperyalizm, askeri ve siyasi bir olgu olmaktan çok, kapitalizmin örgütlenme biçimlerine ve krizlerini dışsallaştırma pratiğine dayalı, öncelikle ekonomik ve sistemik bir yapıdır. İsrail ekonomisi, bu durumun en çarpıcı örneklerinden birini sunmaktadır. Financial Times yazarı Ruchir Sharma, 7 Ekim 2023’ten sonra İsrail borsasının gösterdiği performansa ve yabancı sermayenin ilgisine dikkat çekerek, İsrail’in “bölgenin ekonomik süper gücü olduğunu kanıtladığını” belirtiyor. Bu durum, İsrail’in işgal, soykırım ve saldırganlık politikalarının uluslararası sermaye tarafından birer “değerlenme fırsatı” olarak görüldüğünü ve finansal olarak desteklendiğini gösteriyor.

BM raportörü Francesca Albanese ise Tel Aviv borsasının son dönemde yüzde 179 artarak 70 milyar dolar değer kazandığına işaret ediyor. Albanese’e göre, İsrail’in işgal ekonomisi artık bir soykırım ekonomisine dönüşmüştür. Bu durum, Filistin halkına yönelik imha politikasının sadece ideolojik veya askeri değil, aynı zamanda kâr odaklı, sistematik ve küresel bir ekonomik düzene evrildiğini kanıtlıyor.

Teknoloji Laboratuvarı Olarak Filistin

Filistin toprakları, uzun yıllardır İsrail için bir “teknoloji laboratuvarı” işlevi görmektedir. Gözetim sistemleri, yapay zekâ destekli hedefleme algoritmaları, insansız hava araçları ve yeni nesil silahlar, önce Filistinliler üzerinde test edilmekte, ardından tüm dünyaya pazarlanmaktadır. Filistinlilerin zorla yerlerinden edildiği topraklara İsrailli yerleşimciler için lüks konutlar inşa edilirken, Filistin’in doğalgaz, su ve tarım arazileri gibi doğal kaynakları İsrail’in kullanımına sunulmaktadır.

Suça Ortak Olan Küresel Aktörler

Bu sistematik sömürü, küresel şirketlerin doğrudan veya dolaylı işbirliğiyle gerçekleşmektedir. Bu düzenin parçası olan bazı aktörler şunlardır:

  • Savunma ve İnşaat Devleri: Elbit Systems, Lockheed Martin, Volvo, Caterpillar
  • Turizm Platformları: Airbnb, Booking.com
  • Finans Kuruluşları: BNP Paribas, Barclays
  • Yatırım Fonları: BlackRock, Vanguard

Çağımızın “finans-kapital” emperyalizmi, yani askeri-sanayi-finans-gözetleme kapitalizmi kompleksi, tam da bu tür sömürgeci ve soykırımcı bir yönde ilerlemektedir.