Sana Göre Haber

Resmi Tarihe Meydan Okuyan Kitap: Kâzım Karabekir’in Eseri Neden ve Nasıl Yakıldı?

Kemalizmin ve Resmi Tarihin İflası: Karabekir Paşa’nın Kitabı Neden Yakıldı?

Mustafa Kemal’in, Kâzım Karabekir Paşa‘yı İstiklal Harbi’ne dair eserler yazmaya davet etmesi, aslında bir meydan okumaydı. Mustafa Kemal, “Her halde muhterem paşa; neşrettikleri ‘Şarkılı ibret’ eseri yerine İstiklâl harbinin bir kaç safhasını vatan çocuklarına öğretecek başka bir eser hediye etselerdi; tarih ve hakikat namına daha büyük bir hizmet görmüş olurlardı!” sözleriyle Karabekir’i adeta istihfaf ediyordu. Bu çağrı, hem samimiyetsizdi hem de bir meydan okuma niteliği taşıyordu.

Oysa Kâzım Karabekir Paşa, sadece bir çocuk kitabı yazarı değildi. Gençliğinden itibaren harp tarihi, sanatı ve iktisadi kalkınma üzerine çok sayıda eser kaleme almıştı. Bunlardan bazıları şunlardır:

Karabekir, bu meydan okumaya, zaten hazırlıklarını sürdürdüğü ‘İstiklâl Harbimizin Esasları’ adlı eseriyle cevap vermeye hazırlanıyordu. Kitabın amacı, resmi ders kitaplarındaki ve çeşitli yayınlardaki inkâr, itham ve tahriflere belgelerle yanıt vermek, Kemalist Tarih tarafından gizlenen gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktı.

Totaliter Rejimin Kitap Yakma Cüreti

Sürekli gözetim altında olmasına rağmen böyle bir eser hazırlamak büyük bir cesaretti. Nitekim eser, baskısı biter bitmez haber alındı. “Mutlak Şef”in emriyle, Ali Kılıç ve Recep Zühtü Soyak gibi isimler tarafından matbaadaki tüm nüshalar yasalara aykırı bir şekilde zapt edildi. Kitaplar kamyonlara doldurularak bir kireç ocağında yakıldı. Bu olay, 1933 yılında, Kemalist ideolojinin ve rejimin, gerçeklere karşı ne kadar aciz kaldığını ve iflasını tescil eden acı bir hadise olarak tarihe geçti.

[IMAGE_PLACEHOLDER_1]

Yayıncı Sinan Omur’un Kaleminden Yakılma Hadisesi

Olayın tüm detaylarını, kitabı basan matbaacı ve yazar merhum Sinan Omur‘un (1898 – 1974) kendi anlatımından öğreniyoruz. Omur, eserin 1951’deki ikinci baskısının sonuna eklediği bölümde hadiseyi şöyle aktarır:

“932 senesinde bir eser vasıtasıyla merhum Kâzım Karabekir paşa hazretlerini tanımıştım. Paşa hazretlerinden, İstiklâl Harbine ait tarihî hâtıralarının neşredilmek üzere lûtfetmelerini rica ettim. Paşa bu ricamı memnuniyetle kabul ederek ‘- Basabilir misiniz’ deyince, ‘- Böyle bir eseri basıp Türk milletine sunmağı en büyük şeref ve vazife bilirim ve bu hususta her türlü fedakârlığa hazır olduğumu arz ettim.’ dedim.”

“Karabekir Paşa Tarassud Altındaydı”

“Paşa Hazretleri, ‘İstiklâl Harbimizin Esasları’ ismi altında ve tamamiyle vesikalardan mürekkep mühim bir eser hazırlayacaklarını vaat ettiler. Kısa bir müddet sonra, eseri geceli gündüzlü çalışarak tabetmeğe başladım. Bu sırada Paşa tarassut altında bulunduğundan kendisiyle doğrudan temas edemiyor, vasıta ile muhabere ediyorduk.”

Rejimin Tahammülsüzlüğü ve Kitapların İmhası

“Kitap on beş formada hitam bulup da piyasaya çıkaracağım 933 senesi Nisan ayının sekizinci günü İkdam gazetesi İdare Müdürü Ali Gümüş bey bana gelerek, ‘- Sen bir kitap basıyormuşsun; bunun hakkında seninle bir zat görüşmek istiyor’ dedi. Bir gün sonra beni bir otomobile bindirerek Afyon Milletvekili merhum Ali beyin evine götürdüler. Burada Kılıç Ali beyle karşılaşınca, görüşmek isteyenin bu zat olduğunu anladım.”

“Kılıç Ali bey, bu kitabın bugün için memlekete zarar vereceğini, neşretmek zamanı gelmediğini uzun uzadıya anlattıktan sonra fikrimi sordu. Ben de: ‘- Madem ki sizce bu kitabın çıkması mahzurlu görülüyor, şu halde benim ne haddime kalmıştır ki çıkarabileyim; ne isterseniz onu yapabilirsiniz’ dedim. Bunun üzerine, ‘- Pekâlâ öyle ise, basılan ne kadar forma varsa bize hepsini teslim eder misin’ deyince, ‘- Efendim; benim ne kuvvetim kudretim vardır ki sizlere bu kitabı teslim etmem diyebileyim, ne isterseniz onu yapabilirsiniz’ diyerek yanlarından ayrıldım ve beni getiren zevatla beraber matbaama döndüm.”

Exit mobile version