Varlığın Anlamı: Güven Duyulan Bir Liman
Uzaklarda bir yerde varlığıyla bile insana huzur veren sevdiklerimizin olması, yaşama güvenle devam etmemizi sağlar. Yaşamak; hayatta kalmak, ömür sürmek demektir. Ancak hayatın gerçek anlamı, gönlüne sığınıp sırtınızı dayadığınız ya da size inanan birinin varlığıyla ortaya çıkar. Eğer “İyi ki varsın.” diyebildiğiniz sığınaklarınız varsa, hayatın hakikatini öğrenmişsiniz demektir.
Hayatın Zıtlıklarından Doğan Bilgelik
Hayat bize sürekli zıtlıklarla ders verir: üzülerek sevinmeyi, ağlayarak gülmeyi, yenilerek kazanmayı ve ayrılarak kavuşmayı öğretir. Birbirine ters düşen bu olaylar, farklı yüzler ve hâller, aslında hakikate açılan birer kapıdır. Bu değişim ve oluşum karşısında şaşırmak doğaldır ve bu şaşkınlık bizi eğiten, düşündüren kıymetli bir duygudur.
İnsan ilişkileri de bu döngünün bir parçası değil midir? Çoğu zaman en yakınımızdakilerin, eş dost bildiklerimizin tavırları, tercihleri ve duruşları bizi hayrete düşürür. Yanıldığımızı fark eder, kurduğumuz bağları yeniden gözden geçiririz. Hayat adeta bir elek görevi görür; eleriz, ayıklarız ve en sonunda o özel insana dönüp şunu fısıldarız: “İyi ki varsın.”
Değerlerin Aşındığı Çağda Gerçek Dostluk
Günümüz dünyası oldukça acımasız, kıyıcı ve yok edici bir dönemden geçiyor. Kıymet verdiğimiz ne varsa erozyona uğruyor, insani değerler aşınıyor. İnsan tabiatı, bu çetin zamanın keskin bıçağı altında sınanıyor. Tıpkı tecrübeli bir ustanın elinden çıkan bir eserin farkını yalnızca erbabının bilmesi gibi, altının kıymetini de ancak sarraf bilir. Ne var ki, günümüzde kıymetli olanın üzüldüğü, içine kapandığı bir zamandayız. Çünkü kaba kuvvetin, pervasızlığın ve patavatsızlığın hüküm sürdüğü, sesini yükseltenin meydanı doldurduğu bir çağda yaşamak hiç kolay değil. Sizi anlayan biri yoksa, yalnızlığa ve üzüntüye mahkûm olursunuz. Fakat ne zaman ki sizinle aynı dili konuşan, aynı duyarlılığı, inceliği ve bakış açısını paylaşan birini bulursanız, içinizde bir umut ışığı yanar. İşte o an en güçlü dala tutunur ve dersiniz ki: “İyi ki varsın.”
Sahte İlişkiler ve Hakikat Arayışı
Toplum olarak kırılgan, alıngan ve endişeli bir ruh hâline büründük. Güven duymak giderek zorlaştı. Hakiki olanı unuttuk, elimizdeki her şey naylon misali sahteleşti. Kurulan ilişkiler de bu yapaylıktan nasibini alıyor. Bu sunî ilişkiler ağında çırpınan ruhlarımızı kurtaracak sahih bir iradeye her zamankinden çok ihtiyacımız var. Peki, bu sahte yüzlere, bulanık suda balık avlayan kişiliksizlere ve içimizi oyan dalkavuklara karşı adaletin kılıcını çekecek bir irade ortaya çıkar mı? Elbet bir gün çıkar, ancak bu genellikle büyük hesaplaşmalar olmadan gerçekleşmez. Gerçi, muhakeme yeteneği yoksa mahkemenin ne anlamı kalır? Bıçak kemiğe dayandığında, dilimizden şükürle tek bir cümle dökülür: “İyi ki varsın.”
İyiliğin ve Güzelliğin En Zor Sınavı
İyi ve güzel olanın imtihanı her zaman daha zordur. Bu sınav, dağlardan yüksek bir sabır ve ovalardan engin bir gönül gerektirir. Hayat tezatlarla doludur; güzele çirkin, iyiye kötü, dürüste sahtekâr yaftası yapıştırılır. Taşı yontarak bir eser ortaya çıkarabilirsiniz, fakat insan öyle değildir. Maya bozuksa, tüm emekleriniz boşa gider. En çok da emek verdiğiniz, koruyup kolladığınız insanlardan çektiğiniz acıyı başka kimse size yaşatamaz. Bir ömür adadığınız birinden eliniz boş döndüğünüzde hissettiğiniz yıkım, büyük bir yatırımcının iflasından bile daha fecidir. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen kendini korumayı başarmış bir dostunuz varsa, bilin ki Allah’ın sevgili kulusunuz ve ona şöyle dersiniz: “İyi ki varsın.”
“Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!”
İnsan, son nefesini kimin gözlerine bakarak vermek ister? Dünyaya son kez bakarken kime sarılmayı arzular? Şüphesiz en sevdiğine. Ömür bir tartıya konur, tüm yaşanmışlıklar elenir. Eğer dünyaya bir daha gelme ve onunla yaşama ihtimali olsaydı, hiç düşünmeden kabul ederdiniz. Çünkü bu fâni dünyayı anlamlı ve güzel kılan tek gerçek, sonsuz bir sadakatle söylenecek şu iki kelimede gizlidir: “İyi ki varsın.”