Türkiye’de Bireysel Araç Kullanımının Verimsizliği Gündemde
Otomotiv sektörü, küresel trendlere paralel olarak Türkiye’de de önemli bir dönüşümden geçiyor. Yeni nesil tüketiciler, bir araca sahip olmaktan ziyade onu günlük ihtiyaçları için bir hizmet olarak görmeye başlıyor. Bu durum, kısa süreli araç kiralama modelini popüler hale getiriyor. Enterprise Türkiye CEO’su Özarslan Tangün, DÜNYA’ya yaptığı açıklamalarda, mevcut otomotiv sektörünün ve bireysel araç sahipliğinin oldukça verimsiz olduğunu belirtti.
Tangün, bu verimsizliğin temel nedenini şu sözlerle açıkladı: “Ortalama bir araç, zamanının yüzde 90’ını otoparkta geçiriyor. Aracınıza binip işinize gidiyorsunuz ve araç gün boyu otoparkta bekliyor. Akşam tekrar evinize dönüyorsunuz ve yine otoparkta duruyor. Günde ortalama sadece 2 saat kullanılan bir varlık için bu durum, bireysel kullanımı son derece verimsiz kılıyor.”
Sahiplik Ekonomisinden Kullanım Ekonomisine Geçiş
Ana trendin artık sahiplikten kullanım ekonomisine doğru kaydığını vurgulayan Özarslan Tangün, özellikle yeni neslin kiralamayı tercih ettiğini belirtti. Tangün, bu değişimin arkasındaki nedenleri şöyle sıraladı:
“Arabanın maliyeti çok arttı, bakım maliyeti var, hasarı var. Yani bunlarla uğraşmak hem zaman hem de maliyet açısından ciddi bir sıkıntı. Bu durum sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada böyle. Gelişmiş ülkelerde sahiplik oranları gittikçe düşüyor.”
Günümüzde bu değişimin somut örneklerinin görüldüğünü belirten Tangün, “Metro istasyonuna scooter veya bisikletle gidiyorsunuz. Oradan inip, araba kiralayarak hedefinize ulaşıyorsunuz. Bu şekilde çok daha verimli bir seyahat formülü ortaya çıkıyor. Bu bir noktadan sonra mecburiyet haline gelecek. İstanbul’da bugünkünün iki katı kadar yol yapamazsınız. Trafik sıkışıklığı ve artan maliyetler bu modeli zorunlu kılıyor” dedi.
Türkiye’de Araç Yatırım Aracına Dönüştü
Özarslan Tangün, Türkiye’de araçların tam bir yatırım modeline dönüştüğünü, ancak global olarak bakıldığında bunun aslında değer kaybeden bir model olduğunu ifade etti. Tangün, “Eskiden bizde de aracı 30’a alırdın 25’e satardın. Ancak bu durum zamanla değişti. Avrupa’da ise model hala bu yönde,” diye ekledi. Özellikle Çin’den gelen üretim baskısının bu dinamiği daha da değiştireceğini belirten Tangün, “Çinliler müthiş bir üretim kapasitesine sahip. Bu rekabetçi ortam, Avrupa ve Amerika’da aracın bir yatırım aracı olmaktan çıkmasını sağlıyor. Çünkü daha yenisi, daha iyi fiyata geliyor,” dedi.
Enterprise Türkiye’nin Başarısı: Müşteri Memnuniyetinde Zirve
2014 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösterdiklerini ve dolar bazında 29 kat büyüdüklerini anlatan Tangün, 400 araçlık bir filodan bugün 11 bin aracı aşan bir büyüklüğe ulaştıklarını söyledi. 40 ilde 100’den fazla ofisle bir ekosistem yönettiklerini belirten CEO, “Müşteri memnuniyeti bizim için çok önemli. Enterprise olarak son 3 senedir müşteri memnuniyetinde dünya birincisi olduk. Amerika’yı bile geçtik” ifadelerini kullandı. Bu başarının sırrını 95 ülkeye sunduklarını ve İsviçre’den bile yöneticilerin eğitim için Türkiye’ye geldiğini gururla paylaştı.
Elektrikli Araç Tercihlerini Fiyat Belirliyor
Türkiye’de otomobil fiyatlarının oynaklığına dikkat çeken Tangün, elektrikli modellere olan beklenmedik talebin arkasındaki ana motivasyonun fiyat olduğunu belirtti. “Burada fiyat öne çıkıyor. Vergiler düşük. Yoksa milletin elektrikli kullanayım gibi bir derdi yok bence. Tüketicide şimdilik mesafe ve menzil endişesi, şarj altyapısı ve şarj süresi endişesi var” açıklamasını yaptı.
Geleceğin Mobilitesi: Otonom ve Akıllı Sistemler
Mobilite ekosisteminin büyük bir değişim içinde olduğunu aktaran Özarslan Tangün, geleceğe dair öngörülerini paylaştı:
- Araçlar artık yazılım, pil ve teknoloji odaklı hale geliyor.
- Bir sonraki aşama otonom sürüş olacak ve bu, şehir planlamasından otopark ihtiyacına kadar her şeyi değiştirecek.
- İnsan hatasından kaynaklanan kazaların %90 oranında azalması bekleniyor.
- Sigorta sektörü, hasar ve ölüm oranlarının düşmesiyle yeniden şekillenecek.
- Trafikte geçirilen zaman, aracın sizi alıp istediğiniz yere götürmesiyle daha verimli hale gelecek.
Yüksek Faiz Ortamında Bilanço Yönetiminin Önemi
Tangün, yüksek faiz ortamında finans ve bilanço yönetiminin kritik olduğuna dikkat çekti. “Bugün faizler yüzde elliler civarında. Borçlanma faizini doğru yönetemezseniz bu işten para kazanamazsınız. Biz Enterprise olarak 2.4 milyonluk küresel filomuzu en verimli şekilde kullanıyoruz. Boşta otomobil bırakmıyoruz” dedi. Tangün, Türkiye’nin dinamikleri ve turizm potansiyeliyle kısa dönem kiralama pazarının en az 5 kat büyüme potansiyeli taşıdığını da sözlerine ekledi.