Sana Göre Haber

Yargıtay’dan Boşanma Davalarını Değiştirecek Emsal Karar: “Boş Ol” Demek Ağır Kusur Sayıldı

Boşanma Davalarında ‘Kusur’ Anlayışını Değiştiren Yargıtay Kararları

Evlilik birliği, sevgi ve saygı üzerine kurulsa da zamanla yaşanan anlaşmazlıklar boşanma süreçlerini tetikleyebilmektedir. Son dönemde mahkemeler, boşanma davalarındaki ‘kusur’ değerlendirmelerinde daha incelikli bir tutum sergilemektedir. Bu yaklaşımı gözler önüne seren iki önemli karar, aile hukukunda yeni bir dönemin habercisi olabilir.

Ekonomik Sorumluluktan Kaçınmak ‘Tam Kusur’ Sebebi

Ankara’da görülen bir davada, eşinden daha yüksek bir maaşa sahip olmasına rağmen evin ortak giderlerine katılmayan kadın, mahkeme tarafından ‘tam kusurlu’ bulundu. Kadının, maaşını evin ihtiyaçları yerine arsa alımı, kripto para ve borsa yatırımları için kullandığı tespit edildi. Mahkeme, bu durumu evlilik birliğinin temelinden sarsan bir davranış olarak nitelendirdi.

Yargıtay’dan Emsal Karar: Tanık Önünde “Boş Ol” Demek Ağır Kusur

Asıl dikkat çeken karar ise Kırşehir’de görülen ve Yargıtay’a taşınan bir boşanma davasında alındı. Karşılıklı açılan davada, erkek eşin tanıkların huzurunda eşine üç kez “boş ol, boş ol, boş ol” demesi kusurlu bir davranış olarak kabul edildi. İlk derece mahkemesi ve istinafın ardından dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, tanıklar önünde sarf edilen bu sözlerin boşanmada kusur olduğuna hükmetti.

Uzman Görüşü: Kararın Hukuki Anlamı Nedir?

Bu önemli kararın hukuki boyutlarını ve boşanma davalarındaki ‘kusur’ kavramının nasıl şekillendiğini Avukat Elvan Kılıç ile konuştuk.

‘Boş Ol’ İfadesi Neden Kusur Kabul Edildi?

Avukat Elvan Kılıç, bu ifadenin Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca evlilik birliğini temelinden sarsan bir davranış olarak değerlendirildiğini belirtti. Kılıç, ifadenin hukuki sonuçlarını şöyle açıkladı:

“Kararda belirleyici olan unsur, bu sözün eşe yönelik küçük düşürücü bir söylem olarak, üçüncü kişilerin huzurunda tekrarlanmasıdır. Bu tür davranışlar hem kişilik haklarını ihlal eder hem de evlilik birliğinin devamına dair güven ortamını yok eder. Salt sözün dini anlamı değil, niyet, bağlam ve tekrar niteliği de hukuki değerlendirmede belirleyici olmuştur.”

Kılıç, bu ifadenin İslami terminolojideki anlamı nedeniyle eşe yönelik bir tehdit veya aşağılayıcı bir tutum olarak yorumlanabileceğini de ekledi.

Aile Hukukunda Yeni Bir Dönem Başlıyor

Avukat Kılıç, Yargıtay’ın bu kararının aile hukukunda sözlü ifadelerin de ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini vurguladı.

“Bu karar, aile içi iletişimde saygı ilkesinin artık daha somut ve davranışsal temellerle yorumlanacağı yeni bir döneme işaret ediyor. Özellikle üçüncü şahısların huzurunda sarf edilen küçük düşürücü sözlerin, sadece aile bağlarını değil, eşlerin kişilik haklarını da ciddi şekilde zedelediği vurgulanıyor.”

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da benzer şekilde, “Seninle evlenmek hayatımın hatasıydı”, “İstemiyorsan defol git” gibi sürekli tekrarlanan ve küçük düşürücü sözlerin boşanma sebebi sayıldığı bilinmektedir.

Ya Bu Sözler Özel Bir Ortamda Söylenseydi?

Peki, bu ifadeler tanıklar olmadan, özel bir tartışma esnasında kullanılsaydı sonuç değişir miydi? Avukat Kılıç, bu soruya “Büyük olasılıkla farklı olurdu” yanıtını vererek şu noktaların altını çizdi:

Mağdur Eş Manevi Tazminat Alabilir mi?

Avukat Elvan Kılıç, bu tür durumlarda mağdur olan eşin manevi tazminat talep etme hakkı olduğunu belirtti.

“Türk Medeni Kanunu’nun 174/2. maddesi gereği, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan eş, diğer eşten uygun bir miktarda manevi tazminat talep edebilir. Bu olayda da hakaretin aleni olması, tazminat talebinin hukuken meşru ve dayanaklı hale gelmesini sağlar.”

Karar Benzer Davalar İçin Emsal Olur mu?

Avukat Kılıç, Yargıtay kararlarının doğrudan bağlayıcı olmasa da emsal (örnek alınabilir) nitelik taşıdığını ifade etti. “Bu karar, sözlü davranışların dahi kusur oluşturabileceğini ve boşanma davalarında ağırlıklı olarak değerlendirmeye alınabileceğini açıkça gösteriyor. Bu durum aile hukukunda ‘sözlü şiddet’ kavramının yerleşmesine katkı sağlayabilir” diyerek kararın önemini vurguladı.

Exit mobile version