Milli İstihbarat Akademisi’nden Kritik DEAŞ-Afrika Raporu
Milli İstihbarat Akademisi, terör örgütü DEAŞ’ın Afrika kıtasındaki faaliyetlerini ve yayılma stratejilerini mercek altına alan kapsamlı bir rapor yayımladı. Rapor, örgütün neden Afrika’ya yöneldiğini, hangi ülkelerde ‘vilayet’ adı altında örgütlendiğini ve varlığını nasıl sürdürdüğünü detaylandırıyor. Ayrıca, bölgedeki radikalleşmeyi tetikleyen dinamikler ve devlet zafiyetlerinin bu süreci nasıl hızlandırdığı gibi kritik sorulara yanıt arıyor.
Afrika’nın Türkiye Açısından Stratejik Değeri
Rapor, Afrika’nın Türkiye için taşıdığı öneme de dikkat çekiyor. Kıtanın sahip olduğu genç nüfus, zengin doğal kaynaklar ve sürekli büyüyen ekonomik potansiyel, Türkiye için önemli iş birliği fırsatları ve stratejik bir etki alanı oluşturma imkanı sunmaktadır.
DEAŞ Terörünü Besleyen Faktörler Nelerdir?
DEAŞ, özellikle Irak ve Suriye’de yaşadığı ciddi kayıpların ardından stratejik odağını Afrika kıtasına kaydırmıştır. Kıtadaki istikrarsızlıklar, örgütün yayılması için uygun bir zemin hazırlamıştır.
Örgütün Yayılım Alanları ve Taktikleri
Rapora göre, Libya ve Sina Yarımadası’nda başlayan yayılım, zamanla Batı Afrika, Orta Afrika ve Sahel bölgelerinde yeni yapıların kurulmasıyla sonuçlandı. Örgüt, Burkina Faso Sahel‘den Mozambik‘e kadar geniş bir coğrafyada etkinliğini artırmıştır. Bu yayılımda ‘vilayetleşme’ taktiği, yani yerel grupları kendine bağlayarak yeni idari birimler oluşturma stratejisi kilit rol oynamaktadır.
Radikalleşmeyi Tetikleyen Sosyal ve Çevresel Krizler
DEAŞ, bölgedeki gençleri hedef alarak onlara aidiyet duygusu ve ekonomik güvence vaat etmektedir. Örgütün bu tuzağına düşenleri besleyen temel sorunlar şunlardır:
- Etnik ve dini temelli ayrışmalar
- Yapısal eşitsizlikler ve siyasi dışlanma
- Yüksek genç işsizlik oranları
- Kuraklık, kitlesel göç ve su kaynaklarının azalması gibi çevresel krizler
Raporda, DEAŞ’ın sunduğu sözde ‘alternatif düzen’ ile halkı zehirlediği ve bu nedenle çevresel sorunların da güvenlik stratejilerine entegre edilmesi gerektiği önemle vurgulanmaktadır. Devletlerin zayıf yapıları ve güvenlik boşlukları, örgütün en çok faydalandığı faktörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle, DEAŞ ile mücadelede devletlerin yalnızca güvenlik kapasitelerini artırması değil, aynı zamanda toplumsal bağları güçlendirerek yapısal sorunları çözmesi gerektiği belirtilmektedir.