Tiyatronun Unutulmaz Yönetmeni: Claus Peymann
Tiyatronun dönüştürücü gücüne olan sarsılmaz inancıyla tanınan Claus Peymann, Viyana Burg Tiyatrosu ve Berlin Berliner Ensemble’deki uzun yıllara yayılan yöneticiliği ve sahneye koyduğu unutulmaz oyunlarla bir döneme damgasını vurdu. Almanya, 60’lı yıllardan itibaren tiyatro sahnesine yön veren bu büyük ustayı kaybetti. Peymann, seksenli yıllarda Viyana Burg Tiyatrosu‘nun başına geçtiğinde, kurumun geleneksel yapısına meydan okuyarak tiyatro dünyasında büyük bir sarsıntı yaratmıştı. Özellikle skandallarıyla tanınan yazar Thomas Bernhard ile yaptığı iş birliği ve klasik oyunlara getirdiği taze soluk, muhafazakâr Viyana seyircisi için adeta bir şok etkisiydi. Onun sahnelemesinde sınırsız bir hayal gücü, incelikli bir mizah ve eleştirel düşünceye dayalı dramaturji bir araya geliyordu.
Sahnenin Büyücüsü: Peymann’ın Sanat Anlayışı
Peymann’ın yönettiği her oyun, üzerine günlerce konuşulan ve tartışılan büyük bir sanatsal olaya dönüşürdü. Hayal gücü ve analitik düşünceyi birleştirdiği noktada, dokunduğu her metni yeşerten bir sihirbaza dönüşüyordu. Klasikleri yorumlarken özgün metne radikal müdahalelerde bulunmaktan asla çekinmezdi. Onun için aslolan, günümüzün sorunlarına ışık tutan çağdaş bir sahne dili yaratmaktı.
Buna karşın, günümüz tiyatrosunda sıkça rastlanan anlamsız buluşlardan, yapısökümcü yaklaşımlardan ve göz boyayan efektlerden dikkatle kaçınırdı. Peymann için hem sahne tasarımında hem de oyunculukta temel hedef, oyunun ana fikrini ve mesajını en saf haliyle seyirciye ulaştırmaktı. Her oyunu, hem metinle hem de yaşanılan çağla derin bir hesaplaşmanın ürünüydü.
“Sanat her zaman direniştir. Çatışmadır, karşı koyuştur, sanat bu gizil gücünü kullanmazsa tükenir gider.”
Klasiklere Cüretkar Yorumlar: Anti-Kahramanlar Sahnesi
Viyana Burg Tiyatrosu’nda Peymann rejisiyle izlenen Shakespeare’in III. Richard‘ı ve Kleist’ın Hermann Savaşı adlı oyunları, bu cüretkar yaklaşımın en çarpıcı örneklerindendi. Bu oyunlarda Almanların ulusal kahramanı Hermann ve İngiliz kralı III. Richard, efsanevi figürler olmaktan çıkarılıp sıradan, tanıdık ve içimizden biri gibi resmediliyordu.
Hermann Savaşı: Bir Satranç Oyuncusunun Zekası
Hermann, günümüz kıyafetleri, siyah paltosu ve kasketiyle bir kahramandan çok, stratejik bir düşünür olarak sahnedeydi. Düşmanını kaba kuvvetle değil, zekasıyla alt eden usta bir satranç oyuncusunu andırıyordu. Romalılar ve Germenler arasındaki savaşta, kaba saba savaşçıların arasında adeta kırılgan bir dal gibiydi. Zafer ya da çaresizlik çığlıkları arasında bir köşede tırnaklarını kemirirken, oyun ilerledikçe onun ne denli tehlikeli, sinsi, kurnaz ve manipülatif bir politikacı olduğu gözler önüne seriliyordu. Peymann, Kleist’ın bu ulusal kahramanlık oyununu tersyüz ederek günümüze taşıyordu.
III. Richard: Yalnızlığın Yıkıcılığı
III. Richard ise çevresini kana bulayan bir canavardan ziyade, sakatlığı nedeniyle şımartılmış ve istediğini alan bir çocuk gibiydi. Ünlü oyuncu Gert Voss‘un canlandırdığı Richard, demir çubuklarla kaplı bir kafesin içinde, kötülüğünü ve acımasızlığını büyük bir doğallıkla sergiliyordu. Bu karakter, sevme ve yaratma yetisinden yoksun olmasının bedelini, sınır tanımayan bir yıkıcılıkla ödüyordu. Yalnızlığı onu hem bedensel hem de ruhsal olarak sakat bir insana dönüştürmüştü. Ancak en tuhafı, çevresindeki herkesin onun tuzağına kolayca düşmesiydi. Her iki oyun da Richard’ların ve Hermann’ların çoğaldığı günümüzde tehlikenin farkında olma ve onlara meydanı boş bırakmama mesajını güçlü bir şekilde iletiyordu.
Tiyatronun Dönüştürücü Gücü ve Peymann’ın Mirası
Tiyatronun dönüştürücü gücüne yürekten inanan Claus Peymann, Viyana Burg Tiyatrosu ve Berlin Berliner Ensemble‘deki yöneticiliği boyunca sahnelediği vurucu oyunlarla sadece bir döneme imzasını atmakla kalmadı. Aynı zamanda izleyiciyi hem kışkırtan hem de motive eden tutkulu tiyatrocu kimliğiyle hafızalarda silinmez bir iz bıraktı.