Türkiye, komşusu Irak ile enerji alanındaki iş birliğini yeni bir boyuta taşımak amacıyla harekete geçti. İki ülke, Irak petrolünün uluslararası pazarlara taşınmasını sağlayan mevcut anlaşmanın yerine geçecek, çok daha geniş kapsamlı yeni bir anlaşma için müzakerelere başladı. Bu yeni anlaşma, enerji alanında ortak bir vizyon ve geniş bir perspektif oluşturarak stratejik bir iş birliği mekanizması kurmayı amaçlıyor.
Enerji İşbirliğinde Kapsamlı Yol Haritası
Planlanan yeni anlaşma, iki ülke arasındaki enerji ortaklığını derinleştirecek somut ve uzun vadeli adımlar içeriyor. Tarafların üzerinde çalıştığı iş birliği alanları şunlardır:
- Ham petrol ve doğal gaz projelerinde ortak çalışmalar yürütülmesi,
- Hidrokarbon sahalarının birlikte geliştirilmesi,
- Petrokimya ve rafineri alanlarında ortak yatırımlar yapılması,
- Elektrik üretimi ve iletim hatlarına yönelik yeni projeler geliştirilmesi,
- Petrol, doğal gaz ve elektrik ticaretinin çok boyutlu olarak artırılması.
Boru Hattı Kapasitesi Yeniden Düzenlenecek
Görüşmelerde, günlük toplam 1,5 milyon varil taşıma kapasitesine sahip iki hattan oluşan boru hattı sistemi ve BOTAŞ Ceyhan Terminali‘nin gelecekteki kullanımı da masaya yatırılacak. Irak’a tahsis edilecek kapasiteye ilişkin yeni düzenlemeler, taraflarca ortaklaşa belirlenecek.
Mevcut Anlaşma Sona Eriyor: Yeni Bir Dönem Başlıyor
Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı, ilk olarak 1973 yılında imzalanan ve 2010‘da yenilenen bir anlaşma çerçevesinde faaliyet gösteriyordu. Bu hat, uzun yıllar iki ülke arasındaki enerji bağlarının en önemli sembolü oldu. Ancak zamanla değişen bölgesel dinamikler, gelişen enerji piyasaları ve tarafların artan beklentileri, mevcut anlaşmanın günümüz ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmasına neden oldu.
Bu gelişmeler ışığında, 1973 tarihli Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması’nın 27 Temmuz 2026 itibarıyla sona erdirilmesine yönelik Cumhurbaşkanı Kararı, geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu karar, Irak menşeli ham petrolün Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılması için daha kapsamlı ve modern bir anlaşmaya zemin hazırlayan stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor.