Sana Göre Haber

ABD’nin Tartışmalı Ortadoğu Projesi: Türkiye’nin Ulus Devlet Yapısı Hedef mi Alınıyor?

ABD’nin Ortadoğu Projesi ve Ulus Devletlere Bakışı

ABD Büyükelçisi Tom Barrack tarafından yapılan ve büyük yankı uyandıran “Güçlü ulus devletler İsrail için bir tehdittir” açıklaması, bölgedeki planları gözler önüne serdi. İddialara göre ABD, Ortadoğu coğrafyasındaki Müslüman ülkelerin, kapitalist sistemi benimsemiş, etnik ve mezhepsel temellere dayalı otoriter krallıklara dönüşmesini arzuluyor. Bu kapsamda, Irak ve Suriye gibi ülkelerin ulus devlet yapısından uzaklaştırılarak parçalanması hedefleniyor. Aynı stratejinin, İsrail için potansiyel bir tehlike olarak görülen Türkiye için de etnik ve mezhepsel bir bölünme senaryosu içerdiği öne sürülüyor.

Stratejinin Göstergeleri: Sınırlar ve Tarihsel Atıflar

Bu temel amacın işaretleri, yapılan açıklamalarla belirginleşiyor. ABD büyükelçisi, ilk değerlendirmesinde cetvelle çizilen sınırlara odaklanarak Sykes-Picot ve Lozan Antlaşması‘nın özellikle Kürtler için olumsuz sonuçlar doğurduğunu iddia etti. Bu söylem, ABD’nin Türkiye için de cetvelle yeni sınırlar çizme arayışında olduğu şeklinde yorumlandı.

Tom Barrack, ilerleyen haftalarda ise Osmanlı İmparatorluğu’ndaki millet sistemini öven açıklamalarda bulundu. Bu sistemin, farklı toplumsal grupların merkezi yapı içinde varlıklarını sürdürmesine olanak tanıdığını belirtti. Ancak bu teze karşı çıkanlar, Osmanlı’daki millet sisteminin asıl amacının farklı gruplara özerklik tanımak değil, tam aksine “Osmanlı devletinin merkezi otoritesini sağlamak” olduğunu vurguluyor.

Türkiye Siyasetindeki Yankılar ve Önerilen Modeller

Bu dış kaynaklı tartışmaların ardından, Türkiye iç siyasetinde de önemli gelişmeler yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı‘nı Türk, Kürt ve Arap Müslüman halkların ortak mücadelesi olarak nitelendirerek Arapları savaşın temel unsurlarından biri olarak tanımladı.

Bahçeli’nin Anayasa Önerisi ve Gelen Tepkiler

Yeni devlet modeli tartışmalarına katılan son isim MHP lideri Devlet Bahçeli oldu. Bahçeli’nin yeni anayasada cumhurbaşkanı yardımcılarından birinin Kürt, diğerinin ise Alevi kökenli olmasını önermesi siyasi gündemde bomba etkisi yarattı. Bu öneri, cumhuriyetçi, milliyetçi ve Atatürkçü çevrelerden sert tepki gördü. Eleştirmenler, bu modelin kökenlerinin Sevr Antlaşması’nın 145. maddesine dayandığını ve Milli Mücadele ruhuyla reddedildiğini savundu. Ayrıca, böyle bir yapının Türkiye’yi “Lübnanlaştıracağı” ve milli çıkarlara aykırı olduğu çeşitli sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler tarafından dile getirildi.

Konuyla ilgili sessizliğini bozan Bahçeli, “Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun” sözlerini teyit ederken, eleştirilere “piyonlaşmış bozguncular” ve “sipariş senaryolara figüranlık yapanlar” gibi ifadelerle yanıt verdi.

Sonuç: Bölünme Projesine Karşı Milli Birlik Vurgusu

Yaşananlar, süper güçlerin Türkiye’yi etnik ve mezhepsel temelde bölme niyetinde olduğu algısını güçlendirdi. Ancak bu projelerin Türk halkı tarafından fark edildiği ve Atatürk’ün kapsayıcı Türk milleti tanımında birleşildiği ifade ediliyor. Anayasaya göre, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” ve Atatürk’ün mirası olan bu ulus, bölünmez bir bütün olarak kabul edilmektedir.

Exit mobile version