Acele Kamulaştırma: İstisnai Yöntemden Rant Aracına
Normalde yalnızca savaş veya doğal afet gibi olağanüstü durumlarda zaman kazanmak amacıyla hükümetlere tanınan “acele kamulaştırma” yetkisi, AKP iktidarı döneminde şirketlere rant sağlamak için kullanılan rutin bir uygulamaya dönüştü. Öyle ki, 1999 depremi gibi büyük bir afette dahi başvurulmayan bu yöntem, AKP döneminde tam 2 bin 537 alan için kullanılarak endişe verici bir hal aldı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, bu durumu sert bir dille eleştirdi.
“İktidarın maden ve enerji şirketlerinin çıkarları için nedense hep bir ‘acelesi’ var. İktidar paranın yeşilini, doğanın yeşiline tercih ediyor. Ülkemiz tarla, köy, dağ, ova zeytinlik demeden şirketlere peşkeş çekildiği bir düzene dönüşüyor. Bu ülke rant projeleriyle yok edilecek bir talan alanı değil, hepimizin yaşam alanıdır.”
Kamuoyunda “Zeytinlik Yasası” olarak bilinen ve zeytinlik arazilerde madencilik faaliyetlerine izin veren düzenlemenin Meclis’ten geçmesi, köylüler başta olmak üzere vatandaşların tepkisini çekmeye devam ediyor. Bu yasa ile birleşen acele kamulaştırma kararları, iktidarın sermaye lehine doğayı gözden çıkardığı yönündeki eleştirileri artırıyor.
AKP Döneminde Yıllara Göre Acele Kamulaştırma Rakamları
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana acele kamulaştırma kararlarındaki artış dikkat çekici boyutlara ulaştı. 2002-2003 yıllarında hiç kullanılmayan bu yöntem, sonraki yıllarda katlanarak arttı. Toplamda 2 bin 537 alan için bu karar alındı.
- 2004: 1
- 2005: 6
- 2006: 7
- 2007: 13
- 2008: 17
- 2009: 11
- 2010: 18
- 2011: 33
- 2012: 171
- 2013: 283
- 2014: 264
- 2015: 100
- 2016: 165
- 2017: 129
- 2018: 113
- 2019: 150
- 2020: 165
- 2021: 229
- 2022: 161
- 2023: 193
- 2024: 191
- 2025: 117
‘Doğaya Karşı Açılmış Bir Savaş Var’
CHP’li Bakırlıoğlu, iktidarın acele kamulaştırmayı artık genel bir yönteme dönüştürdüğünü vurgulayarak, 2010’lu yıllarda uygulamanın rutinleştiğini belirtti. 1999 depreminde dahi başvurulmayan bu yöntemin, bugün doğayı ve tarım alanlarını talan etmek isteyen şirketlerin emrine sunulduğunu ifade etti.
“Bu senenin ilk 7 ayında 117 ve sadece 18 Temmuz 2025’te ise 9 ayrı karar yayımlanmış. Şu anda ortada iktidarın doğaya karşı açtığı bir savaş dışında; ne bir savaş var, ne de doğal afet… Bu neyin acelesi?”
‘Toprak Gaspı Değil, Yaşam Hakkı İhlali’
Bakırlıoğlu, “Zeytinlik Yasası” olarak bilinen torba yasa teklifine de dikkat çekerek, bu düzenlemenin halkla ve doğayla savaş ilanı anlamına geldiğini savundu. “Zeytinlik alanları madenciliğe açan yasa, acele kamulaştırmayla birleşince; ülkemiz tarla, köy, dağ, ova zeytinlik demeden şirketlere peşkeş çekildiği bir düzene dönüşüyor. Bu kararlar sadece toprak gaspı değil, yaşam hakkının ihlali anlamına geliyor” dedi.
Zeytinlik yasasında şirketlerin ve yabancı yatırımcıların taleplerinin yer aldığını belirten Bakırlıoğlu, “Bu ülke rant projeleriyle yok edilecek bir talan alanı değil, hepimizin yaşam alanıdır. CHP olarak buna karşı her platformda mücadele etmeye devam edeceğiz” sözleriyle konuşmasını tamamladı.