Adalet Arayışının Öncüsü Emine Ocak Hayata Gözlerini Yumdu
Türkiye’de gözaltında kayıplara karşı verilen mücadelenin simge isimlerinden ve Cumartesi Anneleri hareketinin öncülerinden olan 89 yaşındaki Emine Ocak, hayatını kaybetti. Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından yapılan ortak açıklamada, “Cesaretiyle, ısrarı ve kararlılığıyla hakikat ve adalet mücadelemizin en güçlü sesi Emine Ocak’ı kaybettik” denildi. Emine Ocak, 1995 yılından bu yana süregelen eylemlerin ilk adımını atan isimler arasında yer alıyordu.
Her Şey Oğlu Hasan Ocak İçin Başladı
Cumartesi Anneleri’nin direnişi, Mart 1995’te İstanbul’un Gazi Mahallesi’nde yaşanan olayların hemen ardından filizlendi. Bu olaylar sırasında 21 Mart’ta gözaltına alınan Hasan Ocak‘tan bir daha haber alınamadı. Annesi Emine Ocak ve ailesi, Hasan’ı bulmak için arayışa başladı. Yaklaşık iki ay süren bu arayış, Hasan Ocak’ın işkence görmüş cansız bedeninin 15 Mayıs 1995’te kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla son buldu.
Bu trajik süreç, Ocak ailesinin mücadelesini, zorla kaybedilen tüm insanlar için bir adalet arayışına dönüştürdü. Bu amaçla ilk oturma eylemi, 27 Mayıs 1995‘te Galatasaray Lisesi önünde küçük bir grup tarafından gerçekleştirildi.
Arjantin’den Galatasaray’a Uzanan Bir Mücadele
Eylemciler, Arjantin’de 1976-1983 cunta döneminde çocukları ve torunları kaybedilen Plaza de Mayo Anneleri‘nden ilham almıştı. Ellerinde kayıplarının fotoğraflarıyla sessizce oturarak, sevdiklerinin akıbetini sormayı ve faillerin yargılanmasını talep ediyorlardı. Kamuoyu onlara “Cumartesi Anneleri” adını verdi. Sanatçı Ahmet Kaya da 1995’te çıkardığı albümde yer alan ‘Beni Bul Anne’ şarkısını onlara adadı.
Yıllar İçinde Değişen Süreç ve Hukuki Kazanımlar
Başlangıçta küçük bir grup olan eylemciler, zamanla binlerce kişinin katıldığı kitlesel buluşmalara dönüştü. Ancak 1999 yılında artan polis müdahaleleri nedeniyle eylemlere ara verildi.
2011 Yılı: Erdoğan ile Görüşme ve Meclis Komisyonu
Ergenekon davası sürecinde kayıplardan sorumlu olanların yargılanacağı umuduyla eylemler 31 Ocak 2009‘da yeniden başladı. Şubat 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi Anneleri temsilcileriyle bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kuruldu. Komisyon, 12 Eylül darbesi sonrası kaybedilen Cemil Kırbayır hakkında hazırladığı raporda, Kırbayır’ın gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü ve cesedinin kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığını belirtti. Bu, devletin bir gözaltında kayıp vakasını resmi olarak kabul etmesi açısından bir ilk olarak değerlendirildi. Ancak Kırbayır davası 2022’de zaman aşımından düştü.
2018 Sonrası Yasaklar ve Anayasa Mahkemesi Kararı
Eylemler, 25 Ağustos 2018‘deki 700. hafta buluşmasına kadar kesintisiz sürdü. Ancak bu buluşma Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı ve polisin sert müdahalesiyle sonuçlandı. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yasağı savunarak “Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine göz mü yumsaydık?” dedi. Eylemciler konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı ve AYM, müdahalenin barışçıl toplantı ve gösteri özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi.
1000. Hafta ve Değişmeyen Talepler
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya‘nın Kasım 2023’te “En kısa sürede çözüm üreteceğiz” açıklaması ve AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin‘in 1000. hafta buluşmasına izin verileceğini belirtmesiyle yeni bir dönem başladı. Bu süreçte sanatçı Teoman, Bandista’nın ‘Benim Annem Cumartesi’ şarkısını yeniden yorumlayarak harekete destek verdi.
Cumartesi Anneleri Ne İstiyor?
Cumartesi Anneleri, yıllardır “zorla kaybetme” suçuna dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler tarafından insanlığa karşı suç olarak tanımlanan bu eylemlerin Türkiye’de en yoğun yaşandığı dönem 1990’lar olarak biliniyor. Kayıp yakını ve avukat Jiyan Tosun, taleplerini şöyle özetliyor:
“Cumartesi Anneleri, İnsanları’nın talepleri aslında 1995 yılındaki taleplerle aynı; zorla kaybedilen yakınlarının bulunması ve faillerin yargılanarak cezalandırılması. 29 yıldır bu talep hiç değişmedi. Zorla kaybetmelere dair hiçbir fail yargılanıp ceza almadı.”
Tosun, en büyük engelin davalarda uygulanan zaman aşımı olduğunu vurgulayarak, zorla kaybetmenin, kayıp kişinin naaşı bulunana kadar devam eden bir suç olduğunu ve zaman aşımının işletilmemesi gerektiğini belirtiyor. Annelerin bir diğer temel talebi ise 700. haftadan beri kapalı olan Galatasaray Meydanı‘nda özgürce anma ve açıklama yapma haklarının iade edilmesidir.