Anne Babanızın Kusurlarını Değil Fedakarlıklarını Hatırlayın

Ebeveynlere Yönelik Sitemlerin Ardındaki Gerçek: Fedakarlık

Hayat yolculuğunda zaman zaman durup ebeveynlerimize dair içimizde biriken sitemleri dile getiririz. “Keşke farklı davransalardı…”, “Beni hiçbir zaman anlamadılar…” veya “Çocukken bana yeterince ilgi göstermediler…” gibi cümleler, dudaklarımızdan kolayca dökülür. Bu serzenişlerde belki bir parça haklılık payı vardır. Elbette onların da eksik kaldığı noktalar, hatalı tercihleri olmuştur. Ancak kendimize şu kritik soruyu ne sıklıkla soruyoruz: Onlar bu kusurların karşısına hangi eşsiz fedakârlıkları koydular?

Anne Şefkati ve Baba Sorumluluğu

Bir annenin doğum sırasında çektiği sancılar, hayatımız boyunca bize gösterdiği sabrın, şefkatin ve anlayışın sessiz bir yansımasıdır. Bizi dokuz ay boyunca bedeninde taşıması yalnızca biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda geceli gündüzlü endişelerle ve hayallerle yoğrulmuş derin bir sevginin ifadesidir. Benzer şekilde, bir babanın omuzlarındaki yük, sadece maddi bir sorumluluk değil, alın terine karışmış kaygılarla dolu bir hayat mücadelesidir.

Bugün anne ve babamızda gördüğümüz tüm eksiklikleri bir teraziye koysak, onların bizim için uykusuz kaldığı tek bir gecenin ağırlığına denk gelir mi? Zor zamanlarda dillerinden düşürmedikleri o “Evladım yeter ki üşümesin” duası, kendi rahatlarından kaç defa vazgeçtiklerinin en net kanıtı değil midir?

Empati Kurmak: Vicdanın Sesi

Ne var ki bizler unutmaya meyilliyiz. Unuturuz, çünkü çocuklukta verilen emeğin hesabı tutulmaz, fedakârlıkların faturası çıkarılmaz. Bu yüzden hatırlama görevi bize düşer. Özellikle bir gün kendimiz ebeveyn olduğumuzda, o zaman her şeyi daha net anlarız. Bir çocuğun hastalığı karşısında duyulan tarifsiz endişeyi, uykusuz geceleri ve kendi boğazımızdan önce evladımızın karnını doyurma içgüdüsünü… Eğer bugün anne babanıza karşı bir kırgınlık hissediyorsanız, bir an durup empatiyle bakmayı deneyin. Sizi hayata hazırlamak için belki de kendi hayallerinden feragat eden o iki güzel yüreği anlamaya çalışın. İnanın, onların kusurlarını büyütmek yerine, fedakarlıklarını hatırlamak bizi daha iyi bir evlat yapar.

Kutsal Kitaplarda Anne Baba Hakkı

Haklı olmak kolaydır, fakat vicdanlı kalabilmek gerçek insanlığın ölçüsüdür. Rabbimizin bu konudaki emirleri son derece açıktır:

“Rabbin, yalnızca kendisine ibadet etmenizi ve anne-babanıza iyilik etmenizi emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, onlara ‘öf!’ bile deme, onları azarlama ve onlara güzel söz söyle.”

— İsrâ Suresi, 23

“Biz insana, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu.”

— Ahkâf Suresi, 15

“İnsana, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zorluklarla taşıdı ve sütten kesilmesi iki yıl sürdü. Bana ve anne babana şükret, dönüş banadır.”

— Lokman Suresi, 14

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Öğütleri

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de anne baba hakkının önemini defalarca vurgulamıştır:

“Cennet annelerin ayakları altındadır.”

— Nesâî, Cihâd 6

“Babaya bakmak, Allah’ın rızasına vesiledir. Annesine merhametle bakan bir kimsenin geçmiş günahları affolunur.”

— Beyhakî, Şuabü’l-İman

“Anne babasına itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Onlara isyan eden ise Allah’a isyan etmiş olur.”

— Buhârî, Edeb 1

Sonuç: Hatırlamakla Başlayan Sorumluluk

Hayatta hiç kimse mükemmel değildir. Ancak bazı insanlar, tüm kusurlarına rağmen sevilmeyi sonuna kadar hak eder. Anne ve babalar bu listenin en başında yer alır. Onlara kırılmadan önce, onların bizim için ne kadar kırıldığını hatırlamak, vicdanımızın kapısını aralayacaktır. Her evlat, bu kapıdan geçme cesaretini göstermelidir. Çünkü evlat olmak sadece doğmakla değil, hatırlamakla başlar.