Sana Göre Haber

Gazze’de Artan Savaş Suçları Kanıtları: İsrail’in Müttefikleri Neden Sabrını Yitiriyor?

Ortadoğu’da Dönüşüm: Çatışmanın Yeni Evresi

Ortadoğu, 7 Ekim 2023‘ten bu yana köklü bir dönüşüm geçiriyor. Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmişken, Gazze’deki çatışma yeni ve kritik bir dönemece girmiş durumda. İki yıl önce Hamas, saldırı planlarına son şeklini verirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Filistin meselesini yönetilmesi gereken bir sorun olarak görüyor ve asıl tehdidin İran olduğunu savunuyordu.

Netanyahu, bir yandan Hamas’a karşı sert söylemlerini sürdürürken, diğer yandan Katar’ın Gazze’ye finansal destek sağlamasına göz yumuyordu. Bu durum, ona İran’la mücadele ve Suudi Arabistan’la ilişkileri normalleştirme gibi dış politika önceliklerine odaklanma imkanı tanıyordu. O dönemde Washington’daki Joe Biden yönetimi de Suudi-İsrail anlaşmasının yakın olduğuna inanıyordu. Ancak tüm bu beklentiler birer yanılsamadan ibaretti.

Savaş Suçları İddiaları ve Uluslararası Tepkiler

7 Ekim saldırılarının ardından Netanyahu, kendisini ve güvenlik bürokrasisini bu başarısızlığa sürükleyen hataların araştırılması için bir soruşturma komisyonu kurulmasını reddetti. Yüzyıllardır süren Yahudi-Arap çatışması, kangrenleşmiş ve bölgeyi 1948 ve 1967’deki kadar önemli sonuçlar doğurabilecek bir savaşa sürüklemişti.

Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırılarda, çoğunluğu sivil 1.200 kişiyi öldürerek ve 251 kişiyi rehin alarak savaş suçları işlediği biliniyor. Buna karşılık, İsrail’in de o tarihten bu yana bir dizi savaş suçu işlediğine dair kanıtlar giderek artıyor.

İsrail’e Yöneltilen Suçlamalar

İsrail’e yönelik suçlamalar arasında ciddi iddialar bulunmaktadır:

Bu suçlamalar nedeniyle Netanyahu ve dönemin savunma bakanı hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından tutuklama emri çıkarıldı. İsrail ise bu suçlamaları reddederek masum olduğunu savunuyor ve Uluslararası Adalet Divanı‘nda devam eden soykırım davasını antisemitik bir ‘kan iftirası’ olarak nitelendiriyor.

Müttefiklerin Sabrı Tükeniyor

Başlangıçta İsrail’in yanında duran müttefikleri, Gazze’deki operasyonların boyutu ve sivil kayıplar nedeniyle artık sabırlarını yitiriyor. İsrail’in en yakın müttefiklerinden biri olan Donald Trump‘ın bile, Netanyahu’nun Şam’ı bombalama kararı karşısında şaşkınlığa uğradığı ve sabrının tükendiği belirtiliyor.

Diğer Batılı müttefikler de benzer bir tutum sergiliyor. 21 Temmuz’da İngiltere, Avrupa Birliği üyeleri, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya dışişleri bakanları ortak bir bildiri yayımlayarak İsrail’in eylemlerini sert bir dille kınadı.

“Gazze’deki sivillerin yaşadığı acılar yeni bir boyuta ulaştı. İsrail hükümetinin yardım dağıtım modeli tehlikeli, istikrarsızlığı körüklüyor ve Gazzelileri insanlık onurundan mahrum bırakıyor. Yardımların damla damla dağıtılmasını ve en temel ihtiyaçları olan su ve gıdayı karşılamaya çalışan çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin insanlık dışı bir şekilde öldürülmesini kınıyoruz. 800’den fazla Filistinlinin yardım ararken öldürülmesi dehşet verici.”

İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy, Avam Kamarası’nda bu bildiriye paralel açıklamalarda bulundu. Ancak iktidardaki İşçi Partisi içinde, hükümetin daha somut adımlar atmamasına yönelik bir “öfke” olduğu ifade ediliyor.

Ateşkes Umudu ve Siyasi Gelecek

İsrail Parlamentosu Knesset’in yaz tatiline girmesi, Netanyahu’ya koalisyonundaki aşırı milliyetçi ortaklarının baskısından geçici bir mühlet tanıyor. Ateşkes müzakerelerine karşı isteksizliğinin temelinde, hükümetini düşürme tehditleri yatıyor. Olası bir seçim yenilgisi, Netanyahu için hem 7 Ekim’deki sorumluluğu hem de hakkındaki yolsuzluk davasıyla yüzleşmek anlamına gelecek.

Yine de bir ateşkes ihtimali giderek artıyor. Bu durum, Gazze’deki siviller ve Hamas’ın elindeki İsrailli rehineler için bir umut ışığı olabilir. Ateşkes, çatışmanın sonu anlamına gelmese de, ölümlerin durup diplomasinin devreye girmesi için yeni bir fırsat yaratabilir.

Exit mobile version