Şarkılar Günümüz Siyasetini Anlatıyor
Güftesi Müzeyyen Hanım’a, bestesi Muzaffer İlkar’a ait o meşhur şarkıyı birçoğumuz biliriz. Sanki bugünün siyasi atmosferi için yazılmış gibi duran bu eserin sözleri ve makamı, mevcut duruma ayna tutuyor.
“Yükselen nağmenle bak, solan güller renk aldı / Sorma bana hiçbir şey, söylenmedik ne kaldı / Elindeki mızrabın, tutunduğum tek daldı.”
Eserin makamının acemkürdi, usulünün ise curcuna olması da manidardır.
Sorma Bana Hiçbir Şey: Siyasette Söylenmedik Ne Kaldı?
Türkiye’nin siyasi sahnesinde aktörlerin pozisyonları ve niyetleri giderek daha belirgin hale geliyor. Herkes kartlarını açık oynuyor ve adeta söylenmedik bir söz kalmıyor.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma arzusunu açıkça dile getiriyor.
- PKK terör örgütünün elebaşısı Abdullah Öcalan, “Silahlı mücadele amacına ulaştı. Şimdi sıra, ortaklığın siyasi temellerinin atılmasında” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’ne ortaklık hayalini ilan ediyor.
- DEM Parti yöneticileri, Lozan Antlaşması’nı ve 1924 Anayasası’nı ortadan kaldırma hedeflerini yüksek sesle ifade ediyor.
- Eski ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye’nin içeride Öcalan ve PKK ile anlaşmasını, Suriye’de ise SDG’yi rahat bırakmasını bekliyor. Bunu Erdoğan’a yazdığı mektupta, “Mazlum Abdi ile anlaş!” diyerek açıkça belirtmişti.
- ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack, Türkiye’nin Lozan Antlaşması‘nı unutarak Osmanlı’nın millet sistemine dönmesi gerektiğini savunuyor.
- Bu esnada Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti yerine bir Türk-Kürt-İslam devleti kurma vizyonunu yansıtan Türk-Kürt-Arap birlikteliğinden bahsediyor.
- Son olarak Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanının biri Alevi diğeri Kürt, iki yardımcısı olsun!” önerisiyle tartışmalara yeni bir boyut katıyor.
Jeopolitik Senaryolar ve Tarihi Gerçekler
Şarkının makamı Acemkürdi, günümüzdeki jeopolitik dengelere de bir gönderme yapıyor. Ayrılıkçı Kürtler ve ABD-İsrail ikilisinin Ortadoğu planlarının merkezindeki İran (Acem) bu denklemde yerini alıyor. Arapların ise tarihsel olarak emperyalizmle iş birliği yapma eğilimleri, Gazze’deki trajediye rağmen İsrail ile imzalanan İbrahim Anlaşmaları ile bir kez daha görülüyor.
Bu tabloda geriye sadece Türkler kalıyor. 100 yıl önce, tüm yokluklara rağmen emperyalistleri dize getiren, Lozan’da Lord Curzon gibi figürlere karşı ekonomik ve siyasi bağımsızlığını kazanan bir millet. 102 yıldır her türlü iç ve dış saldırıya karşı ayakta kalmayı başaran ve Kıbrıs Barış Harekâtı‘nı gerçekleştiren bir devlet.
Tutunulacak Tek Dal: Türkiye Cumhuriyeti
Türk ulusunun, yani Atatürk’ün ifadesiyle “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ahali”nin tutunacağı tek bir dal vardır: Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti.
Ülkenin 23 yıllık iktidarın vahim hataları sonucu sürüklendiği durum, artık bir ölüm kalım savaşı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Emperyalizmin peşinden giderek Yeni Osmanlıcılık hayalleri kurmanın sonucu, Osmanlı Devleti’nin yıkılışıyla tarih önünde sabittir. Batı emperyalizminin, Türkiye’nin Ortadoğu’da başat bir güç olmasına izin vereceğini düşünmek, akla hakarettir.
Tek Çıkar Yol Nedir?
Kanıtlanmış tek başarılı yol, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Lozan’da tescil edilen Misakı Milli sınırları içinde, anayasal niteliklerini koruyarak varlığını sürdürmesidir. Bunun sağlanması ise mevcut iktidarın demokratik yollarla ve hiç zaman kaybetmeden değişmesiyle mümkün görünmektedir.
Şarkının dediği gibi, “Yükselen nağmenle bak, solan güller renk aldı” sözü, yoktan var edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni anlatır. Türk ulusu, Cumhuriyet’e sahip çıkarak “Kendim ettim, kendim buldum. Gül gibi sararıp soldum” şarkısını söylemekten kaçınacaktır.