Sana Göre Haber

Netanyahu İçin Çanlar Çalıyor: Haredi Krizi İsrail Hükümetini Nasıl Sarsıyor?

İsrail Siyasetinde Haredi Krizi ve Netanyahu’nun Zorlu Mücadelesi

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğçe Ersoy Ceylan, İsrail’de Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyon hükümetinin yaşadığı derin krizi ve bunun İsrail siyasal sistemi üzerindeki etkilerini analiz etti. 7 Ekim 2023 sonrası başlayan süreç, İsrail’in sadece askeri ve diplomatik değil, aynı zamanda yapısal bir krizle yüzleştiğini gözler önüne seriyor.

Haredi Muafiyeti Koalisyonu Sarstı

İsrail siyasetinin temel dinamiklerinden biri olan Ultra-Ortodoks (Haredi) partiler, koalisyon hükümetinde yeni bir depreme yol açtı. Haredilerin zorunlu askerlikten muaf tutulmasını öngören yasa tasarısı üzerindeki anlaşmazlık, Şas partisinin hükümetten çekilme kararı almasıyla sonuçlandı. Bu gelişme, Netanyahu koalisyonunu teknik olarak azınlık durumuna düşürerek Başbakan üzerindeki baskıyı artırdı.

Haredi toplulukların askerlik muafiyeti, İsrail’in kuruluş sürecinde eski Başbakan David Ben-Gurion ile Agudat Israel topluluğu arasında 1947’de yapılan Statüko Anlaşması‘na dayanıyor. Ancak yıllar içinde muaf olanların sayısındaki artış, özellikle seküler kesimde büyük bir tepki yarattı. Yükümlülüklerin adaletsiz dağılımı, Gazze’deki savaşın getirdiği yükle birleşince toplumsal meşruiyet krizi derinleşti. Duygusal İlk Yardım Servisi’nin (ERAN) 6 binden fazla askerin destek için başvurduğunu ve intihar vakalarının arttığını açıklaması, bu tepkileri daha da alevlendirdi.

Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu Başkanı Yuli Edelstein tarafından hazırlanan yasa önerisinde uzlaşı sağlanamaması üzerine Şas’ın hükümetten çekilmesini, Birleşik Tora Yahudiliği (UTJ) partisinden üyelerin istifaları takip etti. Şas, muhalefete katılmayacağını belirtse de bu durum Netanyahu hükümetini parlamentoda zayıf bir konuma getirdi.

Azınlık Hükümeti ve Erken Seçim Senaryoları

Koalisyonun azınlık hükümetine dönüşmesi, yasama ve kriz yönetme kabiliyetini ciddi şekilde kısıtlıyor. Muhalefet lideri Yair Lapid, durumu şu sözlerle özetledi:

“Bu, meşruiyeti olmayan, iktidar hakkı kalmayan bir yönetimdir.”

Bu tablo, erken seçim olasılığını güçlendiriyor. Ancak anketlerde oyları düşen Likud için erken seçim siyasi bir intihar olabilir. Netanyahu’nun, Knesset’in ekim ayına kadar sürecek tatilinde koalisyonu kurtarmak için yeni stratejiler geliştirmesi bekleniyor. İbranice basında yer alan haberlere göre Netanyahu, seçim barajını düşürerek Maliye Bakanı Bezalel Smotrich‘in Dini Siyonizm Partisi’ni kurtarmayı hedefleyen bir yasayı gündemine alabilir.

Dış Politikada Artan Baskı

İç siyasetteki krize, dış politikadaki sıkışmışlık da ekleniyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama emri talebini reddetmemesi, uluslararası alanda İsrail üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu karar, Netanyahu’nun diplomatik hareket alanını daraltırken, Batı kamuoyundaki İsrail karşıtı algıyı güçlendiriyor.

ABD’de Donald Trump’ın olası başkanlığı Netanyahu’ya bir miktar nefes aldırsa da bu destek sınırsız değil. 30 devleti bir araya getiren “Hague Grup” gibi uluslararası girişimler, İsrail’in saldırılarını durdurmak için diplomatik, hukuki ve ekonomik tedbirler üzerinde çalışıyor. Bu çok boyutlu baskı, Netanyahu’yu hem içeride hem de dışarıda köşeye sıkıştırıyor. Savaş yorgunu İsrail toplumunda protestolar yeniden canlanırken, Netanyahu’nun güvenlik odaklı liderlik stratejisi artık sürdürülebilirliğini yitiriyor.

[Doç. Dr. Tuğçe Ersoy Ceylan, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Exit mobile version