Akıllı Şehirler ve Artırılmış Gerçeklik: Türkiye’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi ve Yeni Tehditler

Türkiye’nin Dijital Geleceği ve Ulusal Güvenlik Stratejisi

Türkiye, coğrafi bilgi altyapısını modernize etmek ve ulusal ölçekte mekânsal veri yönetimini güçlendirmek amacıyla önemli bir adım attı. 7 Kasım 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “49 Sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile kamu hizmetlerinde dijital dönüşümün hızlandırılması hedefleniyor. Bu kapsamda, akıllı şehirler ve coğrafi bilgi sistemlerinden kaynaklanabilecek ulusal güvenlik tehditlerine karşı kapsamlı bir eylem planı oluşturuldu.

Bu plan, afet yönetiminden akıllı şehirlere kadar geniş bir yelpazede, coğrafi ve dijital verilere dayalı politika dönüşümünü sağlamayı amaçlamaktadır. Bu stratejik adım, Türkiye’nin teknolojik gelişmelere adaptasyonunu ve olası risklere karşı proaktif bir duruş sergilemesini sağlıyor.

Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulu ve Eylem Planı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında toplanan Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulu, ülkenin dijital stratejisini şekillendiren kilit bir organ olarak öne çıkıyor. Kurulun yapısı, ilgili bakanlıkların ve kurumların üst düzey temsilcilerinden oluşmaktadır:

  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
  • Hazine ve Maliye Bakanlığı
  • İçişleri Bakanlığı
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı
  • Milli Savunma Bakanlığı
  • Sağlık Bakanlığı
  • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
  • Tarım ve Orman Bakanlığı
  • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
  • TÜİK Başkanlığı
  • MİT Başkanlığı
  • Strateji ve Bütçe Başkanlığı

Kurul, geçen yıl Kasım ayında gerçekleştirdiği ilk toplantısının ardından 2024-2030 yıllarını kapsayan Ulusal Coğrafi Bilgi Stratejisi ve Eylem Planı çalışmalarını tamamlamıştır. Bu plan, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB)‘nde de belirtilen teknolojik tehditlere karşı bir yol haritası sunmaktadır.

Yeni Nesil Teknolojilerin Gizli Tehlikeleri

Sanal ve Artırılmış Gerçeklik Mahremiyeti Nasıl Tehdit Ediyor?

Artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri, henüz yaygınlaşmamış olsalar da beraberinde ciddi gizlilik ihlali riskleri getiriyor. Kullanıcıların bu teknolojilerin güvenlik zafiyetleri konusunda bilinçlendirilmesi kritik önem taşıyor. Yüz tanıma gibi teknolojilerin AR ile entegrasyonu, bireysel mahremiyetin korunması konusunda endişeleri artırıyor. Coğrafi konum verilerinin de eklenmesiyle risklerin boyutu daha da büyüyor.

Örneğin, evinize yeni bir buzdolabı almak için artırılmış gerçeklik uygulamasıyla odanızın ölçülerini alırken, uygulama aynı zamanda kitaplığınızdaki kitapları tarayabilir veya mutfağınızdaki yiyecekleri listeleyebilir. Bu durum, masum bir tüketici analizi gibi görünse de özel hayatın ihlali anlamına gelir ve bireylerin istenmeyen şekilde sınıflandırılmasına yol açabilir.

Akıllı Şehirlerin Siber Güvenlik Açıkları

OECD‘nin tahminlerine göre, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun %70’i kentlerde yaşayacak. Bu yoğunlaşmanın getireceği sorunlara çözüm olarak sunulan akıllı şehirler, yaşam kalitesini artırmayı vaat ediyor. Ancak bu şehirler, büyük veri ve nesnelerin interneti (IoT) gibi teknolojileri yoğun kullandıkları için siber tehditlere karşı son derece savunmasızdır.

ABD’de 2016’da yaşanan geniş çaplı DDoS saldırısı, akıllı altyapılara yönelik risklerin ne denli büyük olabileceğini göstermiştir. Geleneksel siber güvenlik önlemlerinin akıllı şehirleri korumada yetersiz kalabileceği düşünülüyor. Bu nedenle, ülkelerin bu konuya hassasiyetle yaklaşarak üst düzeyde ilave güvenlik tedbirleri alması zorunluluk haline gelmiştir.