Yüksek Faiz Politikası ve Toplumsal Etkileri
Değerli okurlar, ülkemizde döviz kurunu kontrol altına almak amacıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından faiz oranlarında artışa gidildi. Ancak bu adımın hemen ardından, toplumda genel bir ekonomik bereketsizlik hali gözlemlenmeye başlandı. Başka bir deyişle, insanlar kazançlarından ve birikimlerinden bekledikleri tatmini ve huzuru bulamamaya başladı.
Varlık İçinde Yokluk: Gerçek Huzur Nerede?
Çevremize baktığımızda, mevcut ekonomik durumundan gerçekten memnun olan varlıklı insan sayısının ne kadar az olduğunu fark edebiliriz. Eğer memnun olanlar varsa bile, bu kişilerin kazançlarını alın teriyle elde edenler olduğu söylenebilir. Çünkü bir kazancın içinde emek ve helal çaba olmadığında, gerçek bir huzurdan bahsetmek mümkün değildir. Görünen refah, çoğu zaman sadece banka hesaplarındaki rakamların artışından ibaret kalır.
Bu noktada bir anekdotu paylaşmakta fayda var: 90’lı yıllarda kahvehane işleten bir tanıdığım, Ramazan ayında “Tombala” oynatarak büyük bir kazanç elde etmişti. Bu haksız kazançla eşinin ve annesinin kollarını bileziklerle donatacak kadar zenginleşmişti. Fakat bir süre sonra Allah, aileye ciddi bir hastalık verdi ve bu hastalıktan kurtulmak için kazandıklarının iki katını harcamak zorunda kaldılar. Bu olayı bizzat kendisinden dinlediğim için aktarıyorum.
Tekrar altını çizmek gerekir ki, haksız ve haram kazancın olduğu bir ortamda huzur ve bereket olmaz.
Ekonomik Politikalar “Yeni Türkiye”nin Kazanımlarını Tehdit mi Ediyor?
Bu sene meyve tüketiminin bile lüks haline geldiğini, pek çok kişinin meyveyi taneyle alabildiğini ve kendini bu yüzden şanslı saydığını gördük. Buradan bir kez daha uyarıda bulunmak istiyorum: Mevcut yüksek faiz ve sıkı para politikasının sürdürülmesi, “Yeni Türkiye”nin bugüne kadar elde ettiği kazanımları da altüst etme potansiyeli taşımaktadır. Bu durum, gelecek nesillere bırakılacak en büyük olumsuz miraslardan biri olabilir.
Unutulmamalıdır ki, “Yeni Türkiye”nin en önemli göstergelerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Kabine Sistemi, yürütmenin hızlı ve etkin kararlar alabilmesi amacıyla referandumda halk tarafından desteklenmişti. Bu sistem, aynı zamanda Rahmetli Turgut Özal’ın, Rahmetli Süleyman Demirel’in ve Rahmetli Necmettin Erbakan’ın da hayalini kurduğu bir yapı değil miydi?