Sana Göre Haber

Güneş Görmeyen Hayatlar: İstanbul’da Bodrum Katları Halk Sağlığını Nasıl Tehdit Ediyor?

İstanbul’un Yeraltı Gerçeği: Bodrum Katlarında Yaşam Mücadelesi

İstanbul’un devasa beton blokları arasında, binlerce aile gün ışığına hasret, bodrum katı dairelerde yaşam mücadelesi veriyor. Bu evlerin büyük bir çoğunluğu nemli, havasız ve rutubetli; pencerelerinin önü ise genellikle araçlarla kapalı olduğundan içeriye doğrudan güneş ışığı giremiyor. Karanlık ve nemin gölgesinde büyüyen çocuklar, sağlıklı gelişim için elzem olan yaşam koşullarından mahrum kalıyor. Oysa uzmanlara göre güneş ışığı bir lüks değil, temel bir zorunluluktur: Kemik gelişiminden bağışıklık sistemine, ruh sağlığından genel halk sağlığına kadar pek çok hayati fonksiyon, doğrudan gün ışığı temasıyla yakından ilişkilidir.

Güneşsiz Bir Hayat: Aliş Bebek ve Kanserli Annenin Dramı

Bu acı gerçeğin en somut örneklerinden biri İstanbul’un İkitelli semtinde yaşanıyor. Daracık sokaklarla çevrili binaların kaldırım seviyesindeki küçük pencerelerinin ardında, gündüzleri bile lambaların yandığı evler bulunuyor. Bu evlerden birinde 30 yaşındaki Dilan, işçi eşi Sedat, kanser tedavisi gören annesi ve 1 yaşındaki bebekleri Aliş ile yaşıyor. İki oda bir salon olan bu gün ışığı görmeyen bodrum katında hayat, onlar için oldukça zorlu.

Yaşına göre oldukça zayıf olan Aliş’e doktorlar fiziksel gelişim geriliği teşhisi koymuş. Annesi Dilan durumu şöyle anlatıyor:

“Çocuğuma ve anneme ben baktığım için sadece eşim çalışıyor. Güneş alan bir eve çıkmak istesek kiralar maaşı aşıyor. Bu ev annemin, kiraya çıkacak durumumuz yok. Ev hiç güneş almıyor. Çocuğum mahrum kalmasın diye her gün dışarı çıkarıyorum ama her zaman fırsat olmuyor. Ev çok nemli, geçen sene su bastı. Duvarlar kabardı, hâlâ öyle duruyor. Çocuk çok fazla bağırsak enfeksiyonu geçiriyor. Annemin durumu da kötüleşiyor.”

Küçük Aliş’in D vitamini eksikliği, gelişimindeki gerilikle açıkça gözlemleniyor. Dilan, “Şu an bile bazen çocuğun mamasını alamıyorum. Bir evin kirası 30 bin lira, eşimin maaşı 25 bin. Hayalimiz çok değil: Güneş alan, temiz, üst katlarda iki artı bir bir ev. Ama buradayız, karanlıkta ve rutubet içinde,” diyerek çaresizliklerini dile getiriyor.

Karanlıkta Yaşamak: “Köyde Hayvanların Kaldığı Yerdeyiz”

Aynı mahallede benzer koşullarda yaşayan bir diğer aile ise Leyla’nın ailesi. İki çocuğu ve eşiyle yaşadığı bu bodrum katı, yıllar süren bir çabanın sonunda alınmış. Ancak içerideki ağır rutubet kokusu ve karanlık, yaşanmaktan çok katlanılan bir ortam sunuyor.

Leyla, sabahları kısa süreliğine pencereye vuran zayıf ışığın bile park edilen bir araç yüzünden kesildiğini belirtiyor.

“Karşı dairede oturan çocuğun yüzü sapsarıydı. Kanı çekilmiş gibiydi. Bodrum çocukları genelde böyle oluyor. Hep halsiz, yorgun, hastaymış gibi…”

Komşusunun oğlunun astım olması nedeniyle kendi çocukları için endişelenen Leyla, evi sürekli havalandırmaya çalıştığını ancak soğuk, toz ve egzoz dumanı arasında bir seçim yapmak zorunda kaldığını söylüyor. Binanın tüm pis su giderinin kendi dairesinden geçmesi ve rutubetle mücadele etmek için duvarları düzenli olarak kazımak zorunda kalması, yaşadıkları zorlukları gözler önüne seriyor.

“Köyde, affedersin, hayvanlar yaşardı böyle yerlerde. Şimdi biz yerin dibindeyiz. Aşağıya indikçe içim daralıyor. İnsan kendini değersiz hissediyor.”

Ahmet ve Kardeşlerinin Yeraltı Mesaisi

İkitelli, Suriyeli mültecilerin de yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Kayıt dışı ve düşük ücretlerle çalışan yoksul aileler için bodrum katları mecburi bir yaşam alanı haline gelmiş durumda. Eski bir binanın bodrum katında, 16 yaşındaki Ahmet ve 5 kardeşiyle karşılaşıyoruz. Ortaokulu bırakıp çalışmaya başlayan Ahmet, zincir bir restoranda günde 10 saat sigortasız çalışarak 800 lira kazanıyor. 9 bin liralık kirayı ödeyebilmek için annesi de temizliğe gidiyor. Ahmet, “Güneş sadece bir odaya giriyor. Evin lambalarını öğlen açmaya başlıyoruz,” diyor. Ahmet ve kardeşlerinin çelimsiz ve sağlıksız görünümleri, yaşadıkları koşulların bir yansıması gibi.

Uzman Görüşü: Güneşsiz Evler Halk Sağlığını Tehdit Ediyor

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, güneş ışığına erişimin bir konfor değil, temel bir halk sağlığı gerekliliği olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Saltık’a göre güneş görmeyen evlerde yaşamak, çok yönlü bir risk ve sorundur.

Güneş Işığından Yoksunluğun Olumsuz Etkileri

Çocuklar ve Yaşlılar En Kırılgan Gruplar

Dr. Saltık, özellikle çocuklar ve yaşlılar için bu ortamların gelişimsel ve psikolojik açıdan ciddi riskler taşıdığını belirtiyor. Karanlık ve yalıtılmış alanlar, çocukların gelişimini sınırlarken, içe kapanma, dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüklerine neden olabiliyor. Ayrıca küf kaynaklı toksinlerin uzun vadede kansere yol açabileceğini de ekliyor.

Konut Sorunu Bir Halk Sağlığı ve Adalet Sorunudur

Prof. Dr. Saltık, bu durumun toplumsal bir adalet ve eşitsizlik sorunu olduğuna dikkat çekiyor. Sağlıksız konutlar, toplumun en kırılgan kesimlerini etkileyen görünmez bir salgın gibidir.

Çözüm Önerileri Nelerdir?

  1. Sağlıklı Konut Politikaları: Düşük gelirlilere yönelik, güneş alan, havalandırması iyi sosyal konut projeleri geliştirilmeli ve uygun fiyatlı kiralık modeller sunulmalıdır.
  2. Konut Sağlığı Denetimleri: Belediyeler, konutlarda nem, küf ve hava kalitesini denetleyen birimler kurmalıdır.
  3. Kentsel Dönüşümde Sosyal Adalet: Dönüşüm projeleri, mevcut sakinlerin barınma hakkını koruyarak ve katılımcı bir planlama ile yapılmalıdır.
  4. Mali Destek ve Teşvikler: Sağlıksız konutlarda yaşayanlara kira yardımı ve taşınma desteği sağlanmalıdır.
  5. Halk Sağlığı Temelli Yaklaşım: Belediyelerde halk sağlığı uzmanları istihdam edilmeli ve riskli bölgelerde gezici sağlık birimleriyle erken müdahale sağlanmalıdır.

Türkiye’de Durum ve Rakamlar

Yapılan araştırmalar, Türkiye’de D vitamini eksikliğinin ciddi boyutlarda olduğunu gösteriyor. İstanbul Planlama Ajansı’nın raporuna göre ise İstanbul’da her 4 konuttan 1’i sağlıksız durumda. Resmi bir veri olmasa da yapılan tahminlere göre İstanbul’da en az bir milyon kişi bodrum katlarında yaşıyor. Bu rakam, Esenyurt, Bağcılar gibi semtlerdeki yoğunluk göz önüne alındığında buzdağının sadece görünen kısmı olabilir.

Exit mobile version