Siyasi Gündemde Ulus Devletin Önemi: Üç Kritik Açıklama
Türkiye’nin siyasi gündemi, peş peşe gelen üç önemli açıklama ile ulus devlet kavramını yeniden tartışmaya açtı. Bu açıklamalar, hem iç siyasetteki dengeleri hem de Türkiye’nin uluslararası konumunu ilgilendiren derin anlamlar taşıyor.
1. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘Ortak Şehir’ ve ‘Malazgirt Ruhu’ Vurgusu
İlk dikkat çeken çıkış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi. PKK’nin silah bırakma gösterisi sonrası yaptığı bir konuşmada Türk-Kürt-Arap ittifakından söz eden Erdoğan, birlik mesajını şehirler üzerinden verdi:
“Şam, bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır, bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir… Bugün Malazgirt ruhu, bugün Kudüs ittifakı, bugün İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor.”
Bu ifadeler, bölgedeki tarihi ve kültürel bağlara yapılan bir gönderme olarak yorumlandı.
2. Devlet Bahçeli’nin ‘Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcısı’ Önerisi
İkinci önemli gelişme, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli’nin, milletvekilleriyle yaptığı basına kapalı bir toplantıda, cumhurbaşkanı yardımcılarından birinin Alevi, diğerinin ise Kürt kökenli olması yönünde bir öneride bulunduğu iddia edildi. Uzun bir sessizliğin ardından yaptığı açıklamada Bahçeli, haberi yalanlamadan yorumların gerçeği saptırdığını belirterek “Türk milleti tektir, tek kalacaktır” dedi. Ancak bu açıklama, önerinin geri çekildiği anlamına gelmedi.
Stratejinin Arkasındaki Oy Hesabı
Bu önerinin arkasındaki temel motivasyonun seçim stratejisi olduğu düşünülüyor. Analizlere göre Bahçeli, genellikle CHP‘ye oy veren Alevi vatandaşlar ile DEM Parti’ye yönelen Kürt seçmenleri Cumhur İttifakı‘na çekmeyi hedefliyor. Bahçeli’nin, CHP’yi Alevileri siyasi olarak istismar etmekle suçlaması da bu tezi güçlendiriyor.
Ulus Devleti Ayrıştırma Tehlikesi
Ancak bu tür bir önerinin ülkeye barış getirmek yerine, milleti etnik köken ve mezhep temelinde ayrıştıracağı endişesi hakim. Uzmanlara göre bu, ulus devletin temel varlığını dinamitlemek anlamına gelir. Lozan’da emperyalistlere karşı ulus devleti ve tek milleti kabul ettiren Türkiye’nin, seçim kazanma uğruna bu tür bir bölünmeyi kabul etmesi beklenemez.
3. Tom Barrack’ın ‘Güçlü Ulus Devletler Tehdittir’ Mesajı
Üçüncü ve son hamle ise uluslararası bir figür olan Tom Barrack‘tan geldi. AP ajansına konuşan Barrack, “İsrail’in güvenliği için güçlü ulus devletler tehdittir, özellikle Arap devletleri…” ifadelerini kullandı. Ancak bu ifadenin alt metninde farklı hedeflerin olduğu belirtiliyor.
Asıl Hedef Türkiye ve İran mı?
Yapılan yorumlara göre, Barrack’ın Arap devletlerini öne çıkarması bir aldatmaca. Zira pek çok Arap devleti, İbrahim Anlaşmaları ile ABD ve İsrail ile uyum içinde. Barrack’ın “güçlü ulus devletler” ile asıl kastettiği ülkelerin Türkiye ve İran olduğu düşünülüyor. Bu yoruma göre, bu iki ülkenin ulus devlet yapısına verilecek her zarar, İsrail’in güvenliğine hizmet edecektir. Parçalanmış ve zayıflatılmış bir ulus devlet yapısı, emperyalizm için daha kolay yönetilebilir bir hedef haline gelir. Bu uyarı, ulus devletin korunmasının ne denli hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.