Türkiye’nin Suriye Politikası Mercek Altında: Fidan’ın Çıkışı ve Uzmanların Risk Uyarıları

Bakan Fidan’dan Suriye’ye Net Mesaj: “Bölünmeye Müdahale Ederiz”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye’deki bölünme girişimlerine yönelik sert uyarısı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) Şam yönetiminden resmi destek talebi geldiğini duyurması, Ankara’nın bölgedeki rolüne ilişkin yeni bir tartışma başlattı. Türkiye’nin bölgedeki istikrarsızlığa ne ölçüde müdahil olacağı sorusu gündeme gelirken, uzmanlar olası risklere dikkat çekti. Emekli Tümgeneral Ali Er ve CHP Dış Politika Koordinatörü Prof. Dr. İlhan Uzgel, konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki son gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, bölgenin toprak bütünlüğüne vurgu yaparak net bir uyarıda bulundu.

“Hiçbir grup parçalamaya yönelik hareket içine geçmesin. Diplomasi yoluyla konuşacağımız çok şey var. Ama bunun ötesine geçerek, şiddet kullanarak bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, biz bunu kendi milli güvenliğimize yönelik doğrudan tehdit olarak algılar ve müdahale ederiz. Bölünme dışında ne konuşuyorsanız konuşun. Ne talepleriniz varsa yapın. Biz bu konuda nasıl yardımcı olacaksak olalım ama bunun ötesine geçtiğiniz zaman biz kendimizi tehdit altında tutmayız.”

MSB: “Suriye Yönetiminden Resmi Destek Talebi Geldi”

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları ise Suriye yönetiminin Türkiye’den destek istediğini doğrulayan bir açıklama yaptı. Açıklamada, işbirliğinin terörle mücadele odaklı olacağı belirtildi.

“Suriye yönetimi tarafından, savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve başta DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele kapsamında Türkiye’den resmi destek talep edilmiştir. Bu talep doğrultusunda, Suriye’nin savunma kapasitesini artırmaya yönelik eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlanması için çalışmalarımız devam etmektedir. Türkiye’nin öncelikli hedefi, Suriye’nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü desteklemek, bölgede kalıcı barışın sağlanmasına yönelik çabalara öncülük etmektir.”

Uzmanlar Gelişmeleri Değerlendirdi: Riskler ve Fırsatlar

Ankara’dan gelen bu açıklamalar, bölgeyi yakından takip eden uzmanlar tarafından analiz edildi.

Emekli Tümgeneral Ali Er: “TSK’nin Aktifliği Türkiye’nin Güvenliğine Zarar Verir”

Emekli Tümgeneral Ali Er, atılan adımları “aktif diplomasinin geliştirilmesinin bir parçası” olarak nitelendirirken, desteğin boyutlarının kritik olduğunu vurguladı. Er, “Eğer destek TSK’nin bölgede aktifliği şeklinde olacaksa bu en çok Türkiye’nin güvenliğine zarar verir” diyerek uyarısını dile getirdi.

Ali Er, Meclis’in Suriye tezkeresinin kapsamının yeniden ele alınması gerektiğini belirterek, “Askerimizin orada bulunmasının asıl nedeni, düzensiz göçün yaratacağı güvenlik sorunlarını sınır ötesinde engellemektir. Bu talimatla görev yapan askerlerin, merkezi hükümetin talebiyle Suriye’deki çatışmalarda kullanılması, Meclis’in konuyu yeniden değerlendirmesini gerektirir” şeklinde konuştu. Er, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bir denge unsuru olarak kullanılmaması gerektiğini savunarak, “Biz askerimizi Suriye’ye çatışmalarda denge unsuru olsun diye göndermedik” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İlhan Uzgel: “Bunlar Riskli Hamleler”

CHP Dış Politika Koordinatörü Prof. Dr. İlhan Uzgel ise Suriye sahasının istikrarsızlığına dikkat çekti. Uzgel, “Türkiye zaten ülkenin yaklaşık yüzde 15 civarında bir toprak parçasını koruyor. Bunun ötesinde Türk askerini daha fazla Suriye sahasına sokmak yeni istikrarsızlıklara yol açabilir. Bu, Türkiye’yi Suriye krizine askeri olarak daha fazla angaje etmek anlamına gelebilir” dedi.

Olası bir askeri girişimin sınırlarının ve hedeflerinin belirsizliğine işaret eden Uzgel, “Riskli hamleler bunlar, bir de bölgede İsrail faktörü var. İsrail’in bölgedeki faaliyetleri kesinlikle uluslararası hukuka aykırı olmakla beraber böyle de bir realite de var. Bunu da göz ardı edemeyiz. Eğer Türkiye Suriye’ye daha fazla angaje olacaksa bunun nasıl hangi koşullarda yapılacağı titizlikle belirlenmeli” diye ekledi. Uzgel ayrıca, Suriye’de kapsayıcı bir hükümet kurulması gerektiğini ve Türk hükümetinin bu yönde Şam yönetimine telkinde bulunması gerektiğini belirtti.