Yapay zeka, sağlık başta olmak üzere hayatın her alanında etkisini artırırken, pek çok kişi için soru işaretleri barındırmaya devam ediyor. Türkiye’nin bu alandaki konumunu ve gelecek vizyonunu anlamak adına, Koç Üniversitesi İş Bankası Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUISAI) Direktörü Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir ile konuştuk. Demir, yapay zekanın potansiyelini, risklerini ve özellikle sağlık sektöründeki devrimsel uygulamalarını anlattı.
Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir’in Yapay Zeka Yolculuğu
Prof. Dr. Demir, bilime olan ilgisinin Ankara Fen Lisesi’nde başladığını ve Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde şekillendiğini belirtiyor. Yapay zeka ile tanışması ise üniversitenin son yılında aldığı dersler sayesinde olmuş.
“Makinelere akıllı davranışlar kazandırma fikri beni etkiledi. Ardından aldığım ‘Makine Öğrenmesi’ dersiyle bu alana duyduğum bilimsel merak derinleşti ve akademik yönüm netlik kazandı. Doktoramı ABD’de Rensselaer Polytechnic Institute’ta tamamladım ve özellikle sağlık alanında yapay zekâ modellerinin geliştirilmesine odaklandım. Dijital patoloji için geliştirdiğim yaklaşımlar, bu alandaki ilk çalışmalardan biri olarak literatürde yer aldı.”
2006’da Türkiye’ye dönerek akademik kariyerine Bilkent Üniversitesi’nde devam eden Demir, 2020’de Koç Üniversitesi’ne geçti. Halen araştırma grubuyla birlikte sağlık alanındaki problemlere yapay zeka çözümleri geliştiriyor. 2023 yılı başında ise Koç Üniversitesi İş Bankası Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUISAI) direktörlüğünü üstlendi.
KUISAI: Türkiye’nin Yapay Zeka Ekosistemini İnşa Etme Misyonu
Prof. Dr. Demir, merkezin temel misyonunu Türkiye’de yapay zeka alanında çalışan bilim insanlarını ve uygulayıcıları bir araya getiren bir araştırma ve etkileşim ortamı yaratmak olarak tanımlıyor.
“Merkezimizin, akademi ve uygulama alanları arasında köprü işlevini görmesini ve bu etkileşimi sistemli bir hale getirmesini çok değerli buluyoruz. Yüksek etkili araştırmalar, farklı disiplinlerden gelen uzmanların katkısıyla mümkün hale geliyor. Merkezimiz, tıp, hukuk ve sosyal bilimler gibi farklı disiplinlerden akademisyenlerin bir arada çalışmasını destekliyor.”
Merkez, aynı zamanda kamu kurumları ve endüstri ile sürdürülebilir diyaloglar kurarak bilimsel üretimin toplumsal etkiyle buluşmasını hedefliyor.
Yapay Zeka Alanında Kamu Desteği ve Kaynak İhtiyacı
Yapay zekaya yönelik kamusal ilginin yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Demir, bu ilginin gereken kaynaklarla her zaman örtüşmediğine dikkat çekiyor.
“Yetenekli genç araştırmacıları Türkiye’de tutabilmek için yalnızca akademik bir motivasyon değil, aynı zamanda onları destekleyecek somut imkânlara da ihtiyaç var. İleri düzey yapay zekâ modellerini geliştirebilmek için milyonlarca dolarlık enerji, soğutma ve donanım yatırımı gerektiren güçlü bir hesaplama altyapısına ihtiyaç var. İş Bankası’nın katkısıyla kurduğumuz altyapı bile, global ölçekteki dev projelerle karşılaştırıldığında sınırlı kalıyor.”
Demir, kamunun desteklerinin var olduğunu ancak insan kaynağını korumanın ve dünya ile rekabet edebilecek finansal ortamı sağlamanın kritik önem taşıdığını vurguluyor.
Sağlık Sektöründe Yapay Zekanın Rolü: Hekimlerin Yeni Yardımcısı
“Yapay zeka hekimlerin yerini alacak mı?” sorusuna net bir yanıt veren Prof. Dr. Demir, bu teknolojinin hekimlerin yerini alamayacağını, ancak onlara güçlü bir yardımcı olacağını söylüyor.
“Yapay zekâ, özellikle sağlık gibi kararların çok boyutlu analiz ve yüksek doğrulukla alınması gereken bir alanda, hekimlere güçlü bir yardımcı araç olma potansiyeli taşıyor. Bu potansiyeli kendi araştırmalarımızda da yakından gözlemliyoruz.”
Dijital Patoloji ve Kanser Analizi
Prof. Dr. Demir, yapay zekanın patologların iş yükünü nasıl hafifletebileceğini bir örnekle açıklıyor. Kanser türlerinde tümörü infiltre eden lenfosit oranının sayımı, normalde çok zaman alıcı bir işlemken, yapay zeka modelleri bu işlemi otomatikleştirerek hem hataları azaltıyor hem de patologların daha karmaşık vakalara odaklanmasını sağlıyor.
Tarama Sistemleri ve Erken Teşhis
Bir diğer önemli uygulama alanı ise tarama sistemleri. TÜSEB destekli bir projede, halk arasında “sarı nokta” hastalığı olarak bilinen yaşa bağlı makula dejenerasyonunu erken teşhis etmek için retina görüntülerini analiz eden bir yapay zeka sistemi geliştiriyorlar. Bu sistem, hekim gücünün sınırlı olduğu durumlarda bir ön değerlendirme imkanı sunmayı amaçlıyor.
Geleceğin Tıbbı: Yapay Zeka ile Biyobelirteç Keşfi ve Tedavi Destekleri
Prof. Dr. Demir, yapay zekanın sadece teşhisi kolaylaştırmakla kalmayıp, yeni bilimsel keşiflere de kapı araladığını belirtiyor.
“Yapay zekâ temelli çalışmalar, yeni biyobelirteçlerin keşfine kapı aralayabilir ve belki de uzun vadede, tedavi seçiminde destekleyici bir rol üstlenmesi mümkün olabilir. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi ile yürüttüğümüz projede, over kanserinin bir alt tipini mikroskop görüntülerinden tespit etmeye çalışıyoruz. Bu, pahalı genetik testlere olan ihtiyacı azaltabilir.”
Sonuç olarak, yapay zeka, iyi bir doktorun daha iyi tedavi sunmasına ve kendini daha verimli kılmasına olanak tanıyan, tıp alanında devrim yaratma potansiyeli taşıyan kaçınılmaz bir araç olarak öne çıkıyor.