ABD’nin ‘Böl ve Yönet’ Stratejisi: Türkiye’nin Ulus Devlet Yapısı Tehdit Altında mı?

ABD’nin Türkiye İçin ‘Osmanlı Millet Sistemi’ Önerisi

Siyaset bilimci Prof. Dr. Hakkı Keskin, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın Türkiye’ye yönelik yönetim şekli önerisini mercek altına alıyor. Barrack’ın, “Türkiye için en iyi sistem Osmanlı millet sistemidir” şeklindeki ifadesinin, Türkiye’nin mevcut “ulus devlet” yapısından vazgeçip dini temelli bir “ümmet devleti” sistemine geçmesi yönünde açık bir telkin olduğunu belirtiyor.

ABD emperyalizminin, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal temelini oluşturan ulus devlet modelini hedef aldığına dikkat çeken Keskin, bu stratejinin altında yatan nedeni şöyle açıklıyor: “Çünkü ulus devletin bölünebilmesi ve dış güçler tarafından yönetilebilmesinin çok zor olduğunu yaşayarak görüyor emperyalizm.” Bu durum, 21. yüzyılda demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinden Ortaçağ’ın din temelli sistemlerine bir geri dönüş çağrısı olarak yorumlanıyor.

Bölgesel Yankılar: Afganistan, Irak ve Suriye Örnekleri

ABD’nin bu politikasının somut sonuçları Afganistan, Irak ve Suriye’de gözlemlenmektedir. Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan ve ABD tarafından desteklenen PYD/YPG, bölgede Arap-Kürt ayrışmasını körükleyerek kendi devlet yapılarını kurmaya çalışmaktadır. 10 Mart’ta Suriye’de geçici yönetimin lideri Ahmed eş-Şara ile Kürt Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında imzalanan ortak devlet yapısı anlaşması, bu çabaların en güncel örneğidir.

Keskin’e göre, bu yapıların nihai hedefi Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin belirli bölgelerini kapsayan bir “Birleşik Kürdistan Devleti” kurmaktır. Bu durum, Erdoğan yönetiminin PKK ve PYD’nin silah bırakması gerektiği yönündeki açıklamalarıyla çelişmektedir. Nitekim ABD’nin 2026 bütçesinde PKK/YPG’ye 130 milyon dolar ayırması, terör örgütlerine olan ihtiyacın devam ettiğinin bir kanıtı olarak gösterilmektedir.

Yeni Anayasa Tartışmaları ve Gizli Gündem

Büyükelçi Barrack’ın “Osmanlı millet sistemi” çağrısının, iktidarı etkilediği ve Türkiye’nin ulus devlet yapısından ümmet devletine geçiş sinyalleri verdiği iddia ediliyor. Bu bağlamda gündeme getirilen “yeni anayasa” tartışmaları kritik bir önem taşıyor.

PKK’nın Anayasa Talepleri Neler?

PKK’nın sembolik silah yakma eylemleri eşliğinde “demokratik entegrasyon yasaları” talep ettiğini belirten Keskin, örgütün asıl hedeflerinin bilindiğini vurguluyor. Bu hedefler arasında şunlar yer alıyor:

  • Üniter devlet yapısı yerine eyalet sistemine dayalı federal bir yapıya geçilmesi.
  • Vatandaşlık tanımının anayasada yeniden yapılması.
  • Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi.
  • Okullarda iki dilli eğitim yapılması.

Keskin, PKK’nın bu taleplerle aslında Türkiye’nin kurucu belgesi olan Lozan Antlaşması yerine, bir Ermeni ve Kürt devletini öngören Sevr Antlaşması koşullarını dayattığını ifade ediyor.

Muhalefete Çağrı ve Uluslararası Örnekler

Yazar, yeni anayasa girişiminin temel nedeninin Erdoğan’ın yeniden ve süresiz cumhurbaşkanı olmasını sağlamak olduğunu öne sürüyor. Bu nedenle başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin anayasa değişikliği komisyonuna katılmaması gerektiğini savunuyor. Dünyadan örnekler veren Keskin, ABD, Fransa, Çin ve Almanya gibi çok sayıda etnik kökeni barındıran ülkelerde tek bir resmi dilin kabul edildiğini hatırlatıyor. Bununla birlikte, resmi dil Türkçe’nin yanında Kürtçenin de okullarda seçmeli ders olarak okutulmasını ve üniversitelerde ilgili bölümlerin açılmasını 1980’lerden beri savunduğunu ekliyor.

PROF. DR. HAKKI KESKİN
SİYASET BİLİMCİ, ALMANYA PARLAMENTOSU VE AVRUPA PARLAMENTERLER MECLİSİ ESKİ ÜYESİ