Almanya’dan Filistin Açıklaması: Kısa Vadede Tanıma Gündemde Değil
Alman Hükümeti, Orta Doğu’da kalıcı barışın ancak müzakere edilmiş iki devletli bir çözümle mümkün olacağına inandığını yineledi. Hükümet sözcüsü Kornelius tarafından yapılan yazılı açıklamada, Almanya’nın bu konudaki tutumunun net olduğu vurgulandı.
İsrail’in Güvenliği Öncelikli
Açıklamada, Almanya’nın Filistin Devleti’nin tanınmasını, iki devletli çözüm sürecinin son adımlarından biri olarak gördüğü belirtildi. Kornelius, “İsrail’in güvenliği, Alman Hükümeti için daha üstün öneme sahiptir. Bu bakımdan (Alman Hükümeti) kısa vadede Filistin Devletini tanımayı planlamıyor.” ifadelerini kullanarak Berlin’in pozisyonunu açıkça ortaya koydu.
Gazze İçin Acil Çağrılar ve Koşullar
Sözcü Kornelius, mevcut önceliklerin acil konular üzerinde yoğunlaştığını belirtti ve şu talepleri sıraladı:
- Gazze’de derhal bir acil ateşkese ihtiyaç duyulmaktadır.
- Aralarında Alman vatandaşlarının da bulunduğu tüm esirler serbest bırakılmalıdır.
- Hamas silahsızlandırılmalıdır.
- İsrail, Gazze’deki felaket insani durumu derhal ve etkili bir şekilde iyileştirmeli ve sivil halka gerekli yardımları ulaştırmalıdır.
Kornelius ayrıca, geçici ateşkesin kalıcı barışa evrilmesi için Gazze’de sürdürülebilir bir siyasi perspektifin şart olduğunu ve “Batı Şeria’nın ilhakına yönelik başka adımlar olmamalı.” uyarısında bulundu.
Baskıyı Artırma Hazırlığı ve Fransa’nın Zıt Adımı
Alman Hükümeti’nin, İsrail ve uluslararası ortaklarla sürekli temas halinde olduğunu belirten Kornelius, “Alman Hükümeti, Gazze konusunda ilerleme sağlanmaması durumunda baskıyı artırmaya hazır.” dedi. Filistin yönetimine verilen desteğin devam ettiğini ve sivil halkın acılarının son bulması için bu adımların gerekli olduğunu vurguladı.
Macron Filistin’i Tanıyacağını Açıkladı
Almanya’nın bu temkinli duruşuna karşın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Filistin Devleti’ni tanıma kararı aldığını ve bu adımı Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) resmen duyuracağını açıkladı. Macron’un bu kararı, ABD ve İsrail tarafından sert bir dille eleştirilirken; Ürdün, Suudi Arabistan ve İrlanda gibi ülkeler tarafından memnuniyetle karşılandı.