Ebu Ubeyde’nin Sarsıcı Mesajı: “Ahirette Hasmımız Olacaksınız”
Bazen kelimelerin yetersiz kaldığı anlar vardır. Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde’nin tüm ümmetin liderlerine ve alimlerine yönelik sarf ettiği, “Mahşer günü siz bizim hasmımız olacaksınız” sözü, tam da böyle bir anı ifade ediyor. Aksa Tufanı’nın başlangıcından bu yana birçok mesaj yayınlayan Ebu Ubeyde’nin bu son sözleri, belki de en ağır olanıydı. Bu, adeta kendi utancımızın bir itirafı niteliğindedir.
7 Ekim: Bir Milat ve Büyük Bir İhanetin Başlangıcı
7 Ekim 2023 tarihi, önemli bir milat olarak kayıtlara geçti. O gün, “yenilmez” olduğu iddia edilen İsrail mitinin aslında yıkılabileceği kanıtlandı. Bu tarihi adımı atanlar ise yıllardır abluka altında tutulan ve dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olarak tanımlanan bir coğrafyanın insanlarıydı.
Ancak ne yazık ki, ümmetin büyük ihaneti de aynı gün başladı. Bu konuda bir Hamas liderinin şu sözleri durumu özetliyor:
“Eğer o gün tek bir İslam ülkesi bize destek olsaydı, o akşam Mescid-i Aksa özgürlüğüne kavuşurdu.”
Gazze’nin Beklentisi ve Karşılıksız Kalan Çağrılar
Yahya Sinvar, Muhammed Deif ve silah arkadaşları, Gazze’de büyük bir direniş meşalesi yaktı. Beklenti basitti: İslam ülkelerinin bu direnişe eşlik etmesi ve İsrail rejiminin son bulması. Gazze, İslam ülkelerinden kendileri için savaşmalarını talep etmedi. Elbette ilk arzu bu yöndeydi, ancak bir başka seçenek daha vardı: “Bize gerekli silah yardımını yapın, biz İsrail’in üstesinden geliriz.” Fakat bu basit talep dahi karşılık bulmadı.
Yeni Silah: Sistematik Açlık Politikası
Zaman ilerlemesine rağmen Gazze direnişi asla diz çökmedi. Tankla ve topla dize getirilemeyen bu onurlu halka karşı İsrail, yeni ve acımasız bir silahı devreye soktu: Sistematik aç bırakma. Şimdi, en büyük tehlike bu. Gazze’deki açlık, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar feci bir boyuta ulaşmış durumda.
Bizler ise önce idarecilerimizden Gazze’ye silah ulaştırmalarını bekledik. Şimdi ise beklentimiz, “Madem silah sokamadınız, bari yemek sokun” seviyesine geriledi. Ne yazık ki, bunun da yapılamayacağını biliyoruz. Çünkü İslam ülkelerinin büyük bir çoğunluğu tam bağımsız değil; adeta İsrail ve ABD’nin birer müstemlekesi haline gelmiş durumda.
Prof. Dr. Mehmet Görmez’den Vicdanlara Çağrı
Bu utanç tablosuna, eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in tarihi çağrısını da eklemek gerekiyor:
“Hür dünyanın bütün vicdan sahiplerine… Bugün, gün boyu Gazze’deki yetkili kişilerden çok acı haberler aldım. Gazze’deki büyük mezalim, tahammülü hatta tasavvuru dahi mümkün olmayan bir safhaya girmiştir. Başka siyasi ve insani krizlere odaklanarak Gazze’deki trajediyi geri planda bırakan kamuoyuna mevcut durumu ilan etmeyi insani bir vazife biliyorum.
Birkaç yıldır devam eden ağır bombardıman, toplu yıkım ve soykırımla beraber Gazze’de su, yiyecek ve ilaç başta olmak üzere temel hayatî ihtiyaçlar konusunda büyük bir mahrumiyet yaşanmaktaydı. Bu mahrumiyet son haddine ulaşmış durumdadır. Bebeğinden ihtiyarına, yaralısından hastasına, bütün Gazzeliler topyekûn bir açlıkla karşı karşıyadır.
Uzun süredir açlığa direnen çocuklar, yaşlılar ve hastalar ölmektedir… Bu açlık, tabiî bir afetin neticesi değildir. Alçakça uygulanan bir soykırım mühendisliğinin son aşamasıdır… Lütfen tüm önceliklerimizi değiştirerek insanlığı bir kez daha Gazze’de yaşanan büyük trajediye yöneltelim. Bu mutlak şer ve kötülüğe derhal müdahale edilmediği takdirde, -tıpkı Bosna gibi- bütün insanlığın utançla anacağı bir Gazze’miz olacak! Vallahi ahirette Gazze’den sorulacağız! Vallahi ahirette bunun hesabını veremeyeceğiz!”
Ebu Ubeyde’nin o ağır sözü aklıma geldikçe titriyorum. Eminim sizler de titriyorsunuz. Ancak asıl titremesi gerekenlerin ne zaman harekete geçeceğini bilmiyoruz. Allah yardımcımız olsun.