Türkiye Terörle Mücadelede Tarihi Bir Eşiğin Kapısında
Türkiye, yaklaşık altı aydır tarihi bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Başkan Erdoğan‘ın iç cepheye yaptığı vurgu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin 22 Ekim’deki beklenmedik çıkışı ve Öcalan‘ın 27 Şubat’ta örgütüne yönelik fesih çağrısı, ülkenin 50 yıllık terör sorununu sonlandırmak adına yeni bir sayfa açtı.
Geçtiğimiz 20 yıl içinde terörü bitirmeye yönelik çeşitli girişimler olsa da, hiçbiri kalıcı başarıya ulaşamadı. Ancak mevcut süreç, başarı ihtimali en yüksek olan hamle olarak öne çıkıyor. İlk defa devlet, siyaset ve bir isyan örgütü olarak başlayan PKK, şiddetin sonlandırılması konusunda ortak bir irade sergiliyor.
Suriye’de siyonist İsrail tarafından desteklenen YPG‘nin, Öcalan’a rağmen bu süreci baltalama ihtimali oldukça düşük görünüyor. Aksine, Öcalan’ın pozisyonunun güçlenmesiyle dengelerin değişebileceği öngörülüyor. Artık tüm gözler, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulacak olan ve sürecin yönetimini üstlenecek komisyona çevrilmiş durumda.
Meclis Komisyonunun Rolü Ne Olacak?
Bu noktada, Meclis’te kurulacak komisyonun tam olarak ne işlev göreceğinin netleştirilmesi büyük önem taşıyor. Bazı çevreler, bu komisyonun ülkenin tüm sorunlarına çözüm bulmasını beklese de, sürecin kilit isimlerinden rahmetli Sırrı Süreyya Önder, bu beklentiyi şu sözlerle düzeltmişti:
“Kamuoyunda sıklıkla çözüm ile barış kavramları birbirine karıştırılıyor. Bu doğru değil. Barış bir sarılmayla bile oluşturulacak bir şeydir. Çözüm, demokratik bir mücadele ve uzun soluklu bir iştir.”
Bu tanımdan hareketle, Meclis komisyonunun öncelikli görevi, Türkiye’yi terörlü bir yapıdan “terörsüz Türkiye” vizyonuna taşıyacak yasal zemini hazırlamak olacak. Komisyon, atacağı adımlarla toplumsal güveni yeniden tesis etme misyonunu üstlenecek.
DEM Parti‘nin son toplantısında ifade edilen görüşler de bu misyonu destekler nitelikte: “Bu adımın gereği olan yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi toplumda demokratikleşmenin önünü açacaktır. Kürt meselesinde kalıcı ve demokratik bir çözümün sağlanması için yapılması gerekenler ise bu yasal düzenlemeler sonrasında demokratik bir ortamda tartışılıp gerçekleşebilir.”
Partilerin Sürece Yaklaşımı ve CHP’nin Tutumu
Özetle, Meclis’te kurulacak komisyon süreci yönetecek ve bir nevi yol açıcı olacak. Ülkenin köklü sorunlarının çözüm adresi ise siyaset kurumu olmaya devam edecek. Bu bağlamda AK Parti, MHP, DEM Parti ve Yeni Yol Partisi, kullandıkları dil ve sergiledikleri yaklaşımlarla süreçte kararlı bir duruş sergiliyor. Sürece karşı çıkan İyi Parti‘nin yanı sıra, başlangıçta destek verip sonrasında çeşitli şartlar öne süren CHP‘nin ikircikli tavrı dikkat çekiyor. Özellikle komisyona Bahadır Erdem gibi bir ismi önermesi, parti içinde şüpheleri artırıyor. Bu durum, son zamanlarda yolsuzluk iddialarıyla yıpranan CHP’nin çözümden çok sorun yaratma eğiliminde olduğu yorumlarına neden oluyor. CHP, tek parti döneminden miras kalan bu tarihi sorunun çözümüne bir kez daha engel olursa, yalnızca oy kaybıyla kalmayıp siyasi geleceğini de tehlikeye atabilir.
İmamoğlu Halkın Gündeminde mi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 2023 seçimleri öncesini anımsatan bir üslupla sık sık anket sonuçlarına atıfta bulunarak olası bir erken seçimde yüzde 60-70 bandında oy alacaklarını iddia ediyor. Ancak hem İBB merkezli yolsuzluk iddiaları büyüyor hem de CHP’nin siyaset üretme kapasitesi eskiye oranla daha zayıf görünüyor.
GENAR Araştırma‘nın son anketine göre, AK Parti %34.3 oy oranıyla birinci parti konumunu korurken, CHP %32.6 ile ikinci sırada yer alıyor. Ancak anketin en çarpıcı sonucu, CHP’lilerin büyük önem atfettiği Ekrem İmamoğlu‘nun halk nezdindeki algısı. Ankete göre “halkın en önemli gündemi” sıralamasında İmamoğlu, %5.2 ile ancak dördüncü sırada yer alabiliyor. Halkın öncelikleri ise şöyle sıralanıyor:
- Enflasyon ve hayat pahalılığı
- Adalet
- Terörsüz Türkiye
Mola verme vakti geldi, haftaya görüşmek dileğiyle…