Sana Göre Haber

Sadri Maksudi Arsal’ın Perspektifinden Devlet-Din İlişkileri: Üç Temel Model

Devlet ve Din Arasındaki İlişki Biçimleri Üzerine Bir İnceleme

Bu yazımızda, Sadri Maksudi Arsal’ın 1940 yılında Maarif Vekâleti tarafından basılan ve daha sonra Cumhuriyet Yayınları tarafından yeniden yayımlanan değerli eseri “Teokratik Devlet ve Laik Devlet” adlı kitabından önemli bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz. Arsal’ın “Devlet ile Din Arasında İlişki Biçimleri” başlığı altında yaptığı sınıflandırma, günümüz tartışmalarına da ışık tutmaktadır.

Milletlerin tarihi, din ve dini teşkilatın devlet yaşamında oynadığı rol bakımından incelendiği zaman, devlet ile din arasındaki ilişkinin aşağıdaki üç biçimden birini aldığı görülür:

  1. Teokratik Devlet Modeli

    Din ve dini teşkilat, devletin üstünde bir kurumdur. Devletin kendisi bu yapıya tabidir. Siyasal egemenlik, dini teşkilatın başındaki din adamlarına aittir. Bütün yüksek yönetim kurumlarının başında din adamları bulunur. Siyasal ve toplumsal yaşamın her alanında dini esaslar egemendir ve tüm hukuk kuralları dine dayalıdır. Bu modelde devlet dini teşkilattan, hukuk ise dinden ayrılmamıştır. Bu tür devletlere “teokratik devlet” ya da “teokrasi” adı verilir. Medeniyet tarihinde bu biçimde tam ve katkısız teokrasilere oldukça nadir rastlanır.

  2. Yarı Teokratik Devlet Modeli

    Bu modelde devlet, dini teşkilatın üstündedir. Dini teşkilat ve din alimleri (ulema) devlet otoritesine tabidir. Siyasal egemenlik, dünyevi devlet adamlarının elindedir. Buna rağmen, devlet ile din arasında sıkı bir ilişki mevcuttur. Din, devletten ayrılmamıştır ve devlet, belirli bir dini veya dinleri “devlet dini” olarak kabul eder. Bu dinin teşkilatına ayrıcalıklar tanınırken, diğer dinlere inananların özgürlükleri çeşitli şekillerde kısıtlanabilir. Devlet dini sayılan dinlerin teşkilatı da devletin denetimi altındadır. Ancak, din ulemasının devlet içindeki nüfuzu büyüktür ve devlet yöneticileri önemli kararlarda onların onayını almak durumunda kalabilir. Bu tür devletlere “yarı teokrasi” diyebiliriz. Tarihteki büyük devletlerin çoğu bu kategoriye girer.

  3. Laik Devlet Modeli

    Devlet ile din birbirinden tamamen ayrılmıştır ve aralarında kurumsal bir ilişki yoktur. Devlet içinde vicdan ve din özgürlüğü esastır. Her birey istediği dini seçebilir ve aynı inanca sahip kişiler dini dernekler kurarak teşkilatlanabilirler. Ancak bu kurumlar tamamen özel niteliktedir ve devlet nezdinde diğer sivil derneklerden farksızdır. Devlet, genel ahlaka veya kamu düzenine aykırı bulmadıkça hiçbir dine müdahale etmez, hiçbirini özel olarak himaye etmez ve dinler karşısında tamamen tarafsızdır. Bu tür devletlere günümüzde “laik devlet” denilmektedir. Laik devlet, son yüzyıllarda Avrupa’da gelişen kamu hukuku anlayışının bir ürünüdür.

Vicdan ve Din Özgürlüğünün Anlamı

Vicdan özgürlüğü, bir kişinin belirli bir inanca sahip olduğu için cezalandırılmaması anlamına geldiği gibi, aynı zamanda inanmadığı bir dinin ritüellerini yerine getirmeye zorlanmamasıdır. Kısacası, vicdana aykırı hareket etmeme özgürlüğüdür.

Din özgürlüğü ise bir bireyin, mensup olduğu dinin ayin, tören ve ibadet gibi dışa dönük pratiklerini serbestçe yerine getirebilmesidir. Bu özgürlüğün olduğu bir ülkede, her dinin mensupları kamusal alanlarda da toplu ibadetlerini yapma hakkına sahiptir.


Not: Metin, Mustafa Pultar tarafından günümüz diline uyarlanmış ve Gönül Pultar tarafından yayına hazırlanmıştır. (Kaynak: S. 15)

Exit mobile version