Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilerek yasalaşan yeni İklim Kanunu, hazırlık sürecindeki eksiklikler ve içeriğindeki yetersizlikler nedeniyle sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerden yoğun eleştiri alıyor. Kanunun, paydaşların görüşleri alınmadan aceleyle meclisten geçirildiği vurgulanıyor.
“Ortak Akıl Göz Ardı Edildi”
CHP PM Üyesi Baran Bozoğlu, sürecin en başından beri ciddi eksiklikler içerdiğini belirterek, kanunun hazırlanma biçimini eleştirdi.
“İklim değişikliği gibi küresel ve ülkemizi doğrudan etkileyen bir konuda bu kadar yüzeysel ve aceleci bir yaklaşım kabul edilemez. Bu kanunun, ortak akılla, sivil toplumun ve yerel yönetimlerin katkısıyla hazırlanması gerekirdi.”
Paris Anlaşması’nın Ruhuyla Uyumsuzluk
Bozoğlu, Türkiye’nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması‘nın gerektirdiği adımların kanunda yeterince tanımlanmadığını ifade etti. Özellikle iklim değişikliğine uyum konusunda büyük boşluklar olduğuna dikkat çeken Bozoğlu, şu noktalara değindi:
- Kentlerin ve vatandaşların iklim krizinden daha az etkilenmesi için somut önlemler içeren düzenlemeler eksik.
- Yerel yönetimlerin bu süreçte desteklenmesine yönelik herhangi bir taahhüt kanunda yer almıyor.
- Tarım, balıkçılık ve ormancılık gibi kritik sektörler için koruyucu çerçeveler çizilmedi.
- Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ciddi kuraklık riski ile ilgili somut bir düzenleme bulunmuyor.
Karbon Borsası ve Sektör Etkisi Tartışmaları
Yeni yasa ile kurulması planlanan karbon borsası da muhalefetin en önemli eleştiri başlıklarından birini oluşturuyor. Bozoğlu, bu borsanın geçmiş TBMM komisyonları ve İklim Şûrası kararları yerine, en çok sera gazı emisyonuna sebep olan sektörlerin etkisiyle şekillendirildiğini savundu.
“Karbon borsasının SPK ve Borsa İstanbul gibi güvenilir yapılar üzerinden oluşturulması gerektiğini defalarca dile getirdik. Ancak bu çağrılarımız dikkate alınmadı. Bunun yerine kirletici yükü yüksek olan tesislerin söz sahibi olacağı bir yapı oluşturuldu.”
Bozoğlu, bu durumun Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracat yapan üreticilerini ve bu sektörlerde çalışan emekçileri büyük bir risk altına soktuğunu belirtti.
Avrupa Birliği Süreci ve İhracatçılar İçin Riskler
Bozoğlu, ihracatçıların Avrupa Birliği sınırında karşılaşabileceği karbon vergilendirme uygulamasına karşı kanunda etkili bir önlem alınmamasını da sert bir dille eleştirdi.
“Türkiye 2015’ten bu yana bu riskin farkındaydı, ancak AKP iktidarı şeffaf ve somut bir süreç yürütmedi. Bu nedenle şu anda en büyük risk altında olanlar üreticilerimiz, ihracatçılarımız ve onların yanında çalışan emekçilerimizdir.”