Sana Göre Haber

Aphrodisias Antik Kenti’nde 2000 Yıl Öncesine Yolculuk: Gündelik Yaşam ve Miras

Roma İmparatorluğu’nda Bir Gün: Aphrodisias’ta Yaşam

Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce, Roma İmparatorluğu’nun en parlak dönemlerinde, bugünkü Aydın’ın Geyre beldesinde yer alan Aphrodisias kentinde yaşasaydınız, hayatınız sosyal statünüze göre şekillenirdi. Eğer şehrin ayrıcalıklı vatandaşlarından veya zengin aristokratlarından biriyseniz, gününüz meclis toplantıları, hamam sefaları, kurban törenleri ve stadyumdaki atletizm yarışmalarıyla geçerdi. Mermer sütunlu caddelerde gezinir, sohbet eder, alışveriş yapar veya taş bloklara kazınmış oyunları oynardınız. Elbette, kente adını veren Aphrodite Tapınağı‘nda adak adamak da günlük ritüellerinizden biri olurdu.

Ancak bir zanaatkâr, heykeltıraş veya marangozsanız gününüz çalışarak, köle ya da hizmetkârsanız el işleriyle geçerdi. Aydın’daki Afrodisias antik kenti Kazı Başkan Yardımcısı Dr. Serra Somersan, şehrin dinamiklerini şöyle özetliyor:

“Günlük faaliyetleriniz, hangi sosyal sınıfa ait olduğunuza bağlı olarak büyük ölçüde değişirdi.”

Peki, bu detaylı bilgilere nasıl ulaşıyoruz? 2017’de UNESCO Dünya Mirası Listesi‘ne giren Aphrodisias, olağanüstü kalitede ve çeşitlilikte, çok iyi korunmuş heykelleriyle tanınıyor. Kent, Roma döneminin en yetenekli heykeltıraşlarını yetiştiren bir ekole ev sahipliği yapıyordu. Şehre yakın ocaklardan çıkarılan mermerlerin atölyelerde işlenip sergilenmesine kadar olan tüm süreç, bugün bile izlenebilmektedir.

Yazıtların Fısıldadığı Gerçekler

Kentte bulunan sayısız onurlandırma heykeli ve kaidelerindeki yazıtlar, o dönemin sosyal yaşamına dair paha biçilmez bilgiler sunuyor. Dr. Somersan, “Yazıtlar bize o dönemde yaşamış insanlardan kalan en direkt bilgi kaynakları ve Aphrodisias bu konuda çok zengin” diyerek bu kaynakların önemini vurguluyor. Bu yazıtlar sayesinde kentin Yunan ve Roma kimlikleri arasındaki etkileşim, imparatorluğun uzak topraklardaki işleyişi ve antik çağdan orta çağa geçiş gibi konular aydınlatılabiliyor.

Kentin Kökeni: Aphrodite’ten Önce

Aphrodisias, adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’ten alsa da, bölgedeki ilk yerleşim MÖ 5000’lere dayanıyor. Kent, en parlak çağını MS 1. ve 7. yüzyıllar arasında yaşadı. Somersan’a göre, buradaki Aphrodite kültü aslında yerel bir Anadolu tanrıçasının Helenistik dönemde Yunan mitolojisindeki Aphrodite ile birleştirilmesiyle ortaya çıkmıştır. Roma ile kurulan iyi ilişkiler ve vergi muafiyeti gibi ayrıcalıklar, kentin refahını artırmıştır.

Mutlaka Görülmeli: Sebasteion Kompleksi

Kentin en görkemli yapılarından biri, imparator kültüne adanmış bir tapınak kompleksi olan Sebasteion‘dur. Roma’nın kurucu hanedanı Julio-Claudius imparatorlarına, Aphrodite’ye ve halka ithaf edilen bu yapı, MS 20-60 yılları arasında şehrin önde gelen iki ailesi tarafından finanse edilmiştir.

Tören yolunun iki yanında bulunan ve yaklaşık 200 kabartmadan oluşan mermer süslemelerden 80’i günümüze mükemmel bir şekilde ulaşmıştır. Bu kabartmalarda Roma imparatorları, mitolojik kahramanlar ve İmparator Augustus’un fethettiği ulusları temsil eden kadın figürleri yer almaktadır.

Aphrodisias’ta Tarihi Bir Gezinti

MS 350 civarında Karia eyaletinin başkenti olan Aphrodisias, anıtsal yapılarıyla göz kamaştırır.

Kentin adı zamanla Stauropolis ve Karia olarak değişmiş, günümüze ise Geyre ismiyle ulaşmıştır.

Kazılar Devam Ediyor

Aphrodisias’taki sistematik kazılar, 1961 yılında New York Üniversitesi himayesinde Prof. Dr. Kenan Erim tarafından başlatılmıştır. Günümüzde devam eden araştırmalar, kentin konut yaşamı, ev içi gelenekler ve dinsel ritüeller üzerine yoğunlaşmaktadır.

Exit mobile version