Fransa’dan Tarihi Filistin Kararı: Macron Tanıma Adımını Duyurdu
İsrail’in Gazze Şeridi’nde 21 aydır devam eden ve soykırım olarak nitelendirilen operasyonları sürerken, uluslararası diplomaside dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin Filistin devletini tanıma kararı aldığını açıkladı. Bu kararın, ABD ve İsrail’in iki devletli çözüme karşı durduğu bir dönemde gelmesi, özellikle İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’da bir domino etkisi yaratma potansiyeli taşıyor.
Macron, kararı Eylül ayında düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu‘nda resmiyete dökeceklerini belirtti. Bu adımla Fransa, Filistin’i tanıyan ilk G7 ülkesi olma unvanını kazanacak.
‘Adil ve Kalıcı Bir Barış İçin’
Fransız lider, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Ortadoğu’da adil ve kalıcı bir barışa yönelik tarihsel taahhüdüne sadık kalarak, Fransa’nın Filistin devletini tanımasına karar verdim.”
Macron, bölgedeki önceliğin Gazze’deki savaşın derhal durdurulması ve sivil halkın korunması olduğunu vurguladı. Açıklamasında acil ateşkes, esirlerin serbest bırakılması ve Gazze’ye kapsamlı insani yardım ulaştırılması çağrısını yinelerken, Hamas’ın silahsızlandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Kararın Zamanlaması Neden Önemli?
Amerikan haber kanalı CNN’de yer alan bir analize göre, Macron’un bu adımı, daha önce benzer kararlar alan İrlanda, Norveç ve İspanya gibi Avrupalı müttefiklerin izinden giden cesur bir hamle olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, Mayıs ayından bu yana binden fazla Gazzeli Filistinlinin yiyecek ararken hayatını kaybettiği ve onlarca kişinin açlıktan öldüğü bir ortamda, Paris yönetiminin bu kararı ahlaki bir görev olarak gördüğünü belirtiyor. Analizde ayrıca, Fransa’nın bu kararı daha önce planladığı ancak 13 Haziran‘da başlayan İsrail-İran Savaşı nedeniyle ertelediği iddia edildi.
İsrail ve ABD’den Karara Sert Tepki
Fransa’nın Filistin’i tanıma kararı, beklendiği gibi İsrail ve ABD’den sert eleştiriler aldı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistin devletinin “başka bir İran vekili” olacağını öne sürerek, karara karşı çıktı.
“Açık konuşalım, Filistinliler İsrail’in yanında bir devlet istemiyorlar, İsrail’in yerine bir devlet istiyorlar”
diyen Netanyahu, böyle bir devletin İsrail’i yok etmek için bir üs olacağını iddia etti. ABD Başkanı Donald Trump ise Macron’un açıklamasının “bir ağırlığı olmadığını” söylerken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio kararı şiddetle reddettiklerini belirtti. Rubio, bu adımın Hamas propagandasına hizmet ettiğini ve 7 Ekim‘de hayatını kaybedenlere saygısızlık olduğunu savundu.
Gözler Londra ve Berlin’e Çevrildi
Macron’un kararının ardından gözler şimdi diğer büyük Avrupa ülkeleri olan İngiltere ve Almanya’ya çevrildi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer, karardan hemen önce yaptığı bir açıklamada Gazze’deki acı ve açlığın “tarif edilemez ve savunulamaz” olduğunu söylemişti. Financial Times’a göre, Dışişleri Bakanı David Lammy ve iktidardaki İşçi Partisi’nin çoğunluğu Filistin’in tanınmasını destekliyor. Öte yandan Berlin yönetimi, kısa vadede böyle bir planları olmadığını duyurdu. Hükümet Sözcüsü Stefan Kornelius, “Hükümet, Filistin devletini tanımanın, iki devletli çözüme ulaşma yolunda son adım olduğunu düşünüyor. İsrail’in güvenliği Alman hükümeti için son derece önemlidir” dedi.
Ateşkes Müzakereleri Durdu, İsrailli Bakan Nefret Kustu
Bölgedeki diplomatik gelişmeler yaşanırken, Katar’da yürütülen ateşkes ve rehine takası müzakereleri durma noktasına geldi. ABD’nin özel temsilcisi Steve Witkoff, Hamas’ın son yanıtının ardından müzakere ekibini geri çağırdıklarını açıkladı. Hamas ise kapsamlı bir anlaşma için çabaladıklarını belirterek karara şaşırdıklarını ifade etti.
Diğer yandan, İsrail Dini ve Kültürel Miras Bakanı aşırı sağcı Amihai Eliyahu, skandal ifadeler kullandı. Gazze’de açlık olmadığını iddia eden Eliyahu, “Canavarları öldürüyoruz. Ve bizi tehdit eden kim varsa öldüreceğiz. Gazze’nin tamamı Yahudi olacak” dedi. Eliyahu, şu sözlerle nefret kustu:
“Size aç çocukların fotoğraflarını gösterirlerse, dikkat edin… Ellerinde yiyecek var. Her gün tırlar giriyor. Neden bahsediyorlar? Onların açlığıyla biz mi uğraşalım? Hiçbir ulus düşmanlarını beslemez. İngilizler Nazileri beslemedi. Amerikalılar Japonları beslemedi.”
