Marmara Denizi’nde İki Büyük Tehdit: Mikroplastik ve Ağır Metaller
Kastamonu Üniversitesi İnebolu Meslek Yüksekokulu Deniz ve Liman İşletmeciliği Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Yavuz Sönmez, Marmara Denizi’ndeki mikroplastik ve ağır metal kirliliğinin birleşik etkilerini inceleyen önemli bir proje yürüttüklerini açıkladı. Sönmez, “Her ikisinin birbiriyle ilişkisinden yola çıkarak projeyi kurguladık. Bu proje kapsamında tek başlarına da çok tehlikeli olan iki kirlilik unsurunun birleşiminden ortaya çıkan kirliliğin daha tehlikeli olduğunu ortaya koymaya çalışıyoruz.” dedi.
TÜBİTAK Destekli Kapsamlı Araştırma
Proje, “Mikroplastiklerin Ağır Metallerle İlişkisinde Plastisferin Rolü: Marmara Denizi Örneği Projesi” adıyla TÜBİTAK tarafından destekleniyor. Projenin yürütücülüğünü Doç. Dr. Sönmez üstlenirken, akademik kadroda Kastamonu Üniversitesinden Doç. Dr. Ertuğrul Terzi, Dr. Yiğit Taştan, Osman Nezih Kenanoğlu, Mustafa İbrahim Osmanoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinden Prof. Dr. Kenan Gedik gibi önemli isimler yer alıyor. Geçen yıl kasım ayında başlayan projenin 24 ay süreceği ve 2026 sonunda tamamlanacağı belirtildi.
“Müsilajdan Kesinlikle Daha Tehlikeli”
Son yıllarda müsilaj sorunuyla gündeme gelen Marmara Denizi’nin aslında daha büyük iki tehditle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Sönmez, mikroplastiklerin ve ağır metallerin birleşiminin yarattığı tehlikeye dikkat çekti.
“Mikroplastiğin etrafında oluşan plastisfer (plastik atıklarla yaşayabilen organizmalardan oluşan ekosistem) tabakası, ağır metalleri de bağlayarak suda hareket etmesini sağlıyor. Böyle olduğu zaman ağır metaller daha tehlikeli hale geliyor. Bu kirlilik, balık veya sudaki başka canlılardan dolaylı yoldan insan vücuduna aktarılıyor. Mikroplastikler de ağır metaller de müsilajdan kesinlikle daha tehlikeli.”
Sönmez, müsilajın organik tabanlı ve daha çok ekonomik hasara yol açan bir kirlilik olduğunu, ancak mikroplastik ve ağır metallerin kimyasal tabanlı olmaları nedeniyle insan ve canlı sağlığında ölüme varan ciddi hasarlara yol açabildiğini ifade etti.
İlk Bulgular Endişe Verici
Proje kapsamında Marmara Denizi genelindeki 10 farklı istasyondan dört mevsim boyunca örnekler toplanacağını belirten Sönmez, ilkbahar ve yaz örneklemelerinin tamamlandığını söyledi. Sönmez, “Elde ettiğimiz ilk sonuçlar, önümüzdeki yıllarda Marmara’nın bu iki kirlilik unsuru ile gündeme gelebileceğini gösteriyor. Şu anki öngörümüz, Marmara Denizi’nde ciddi bir tehlike olduğu yönünde.” şeklinde konuştu.
Marmara’nın Kırılgan Ekolojisi ve Artan Risk
Marmara Denizi’nin hassas yapısına dikkat çeken Sönmez, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Marmara Denizi, hassas bir deniz. Ülkemizin nüfusunun üçte biri orada yaşıyor. Ülke ekonomisinin, endüstrisinin, sanayisinin yüzde 60-70’i o bölgede. Özellikle nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu bazı istasyonlarda plastik kirliliğinin normalin çok üzerinde bulunduğu, metallerle ilgili durumun da benzer şekilde olduğu görünüyor. Marmara Denizi neredeyse kapalı bir deniz olduğu için kendini yenileme kapasitesi diğer denizlere göre daha düşük.”
Doç. Dr. Sönmez, projenin tamamlanmasının ardından ilgili bakanlıklar, belediyeler ve müdürlüklerin katılımıyla bir çalıştay düzenleyerek sonuçları ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşacaklarını sözlerine ekledi.