Yaz Sıcaklarından Kaçış Rotası: Erciyes Yaylaları
Yaz aylarının bunaltıcı sıcaklarından kurtulmak isteyen vatandaşlar, çareyi Erciyes Dağı‘nın eteklerindeki serin yaylalara sığınmakta buluyor. Burada çadırlarını kuran ziyaretçiler, gündüzleri bol oksijenli havanın tadını çıkarırken, akşam saatlerinde serinleyen havada ısınmak için ilginç bir yönteme başvuruyor: soba yakmak. Bu eşsiz deneyim, hem sağlıklı bir yaşam fırsatı sunuyor hem de doğayla iç içe unutulmaz anlar yaşatıyor.
Ziyaretçiler, çadırlarında kurdukları sobaların üzerinde patates közlüyor, demliklerde çay demleyerek keyifli vakit geçiriyor. Tekir Göleti‘ne karşı eşsiz manzarayı izleme imkanı bulan kampçılar, serin havanın getirdiği sessizlik ve huzurun keyfini sürüyor. Ayrıca, çadır komşuluğu kültürü sayesinde yeni dostluklar kurarak sosyal bir ortam da oluşturuyorlar.
Ziyaretçiler Anlatıyor: “Şehirde Duramıyoruz, Burada Soba Yakıyoruz”
“Akşamları Sobasız Olmaz”
Bölgenin 20 yıllık müdavimlerinden Hatice Yalınkılıç, eşiyle birlikte her yaz Erciyes’e geldiklerini belirtiyor. Diyabet hastası olduğunu ve yayla havasının kendisine iyi geldiğini ifade eden Yalınkılıç, deneyimlerini şu sözlerle aktarıyor:
“Akşamları soba yakmazsak duramıyoruz, çünkü hava gerçekten çok serin oluyor. Şehre indiğimizde ise o sıcaktan yaşayamıyoruz. Burada soba yakıp içinde patates, bazlama pişiriyoruz. Komşularla bir araya geliyoruz. Şehirden çok burayı seviyoruz. Şehir haddinden fazla sıcak, durulmuyor, uyuyamıyoruz.”
“Trafik Yok, Kalabalık Yok”
Çanakkale’den gelen Kadın Benli ise tam 25 yıldır yaz aylarını Erciyes’te geçirdiğini dile getiriyor. Erciyes’in havasının güzelliğine vurgu yapan Benli, “Rahat nefes alıp veriyoruz, trafik yok, kalabalık yok,” diyerek bölgenin sakinliğine dikkat çekiyor.
“Ankara’dan Üşümeye Geldim”
Ankara’nın rekor kıran sıcaklarından bunalan Sami Tuna da soluğu Erciyes’te almış. Kent merkezinin boğucu atmosferinden kaçtığını belirten Tuna, şunları söylüyor:
“Ankara’dan Erciyes’e kaçtım. Ankara’da yaşayanlar 50-60 yıldır böyle bir sıcak görmediklerini anlatıyor. Biz de buraya üşümeye geldik ve gayet memnunuz. Bu yıl küçük bir çadır kurdum ama seneye bir konteyner kurmayı planlıyorum. Ben bir KOAH hastasıyım ve burada nefes almaya başladım. Ankara’da nefes darlığı çekiyordum ama burada çok rahatım.”
