Sana Göre Haber

Türkiye’nin Ciğerleri Yanıyor: Orman Yangınları ve Toplumsal Sorumluluklarımız

Türkiye’nin Yeşil Vatanı Alevler İçinde

Türkiye, son günlerde yürekleri dağlayan orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Ülkemizin pek çok noktasında çıkan yangınlar, yeşil vatanımızı adeta bir cehenneme çevirdi. Bu zorlu mücadelede acı bir haber de Eskişehir’den geldi; ne yazık ki 10 kahraman vatan evladını alevlerin arasında kaybettik. Öncelikle bu elim olayda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyoruz. Onlar, bir ormanı, bir geleceği korumak uğruna kendi canlarını feda ettiler. Bu acı, sadece ağaçları değil, ormanlarda yaşayan binlerce canlıyı da yok etti. Peki ne uğruna? Bu felaketin arkasında büyük oranda insan hatası, bilinçsizlik, duyarsızlık ve iklim krizini besleyen ihmaller yatıyor. Belki de basit bir sigara izmariti, bu büyük yıkımın başlangıcı oldu.

Yangınların Arkasındaki Gerçekler: İhmal ve İklim Değişikliği

İklim değişikliği artık soyut bir tehdit değil, kapımızdaki bir gerçeklik. Gözümüzün önünde yakıyor, kavuruyor ve yok ediyor. Kuraklık artıyor, topraklarımız verimsizleşiyor ve ormanlarımız en küçük bir kıvılcımla alev alıyor. İnsanoğlu ise bu yıkıma rağmen doğaya hoyratça davranmaya devam ediyor. Unutulmamalıdır ki, doğaya ihanet eden, aslında kendi geleceğine ihanet eder.

“Bir kereden bir şey olmaz” denilerek yapılan her küçük ihmal, binlerce ağacın, sayısız canlının ve hatta insanların hayatına mal oluyor.

Devlet Mücadele Ediyor, Peki Ya Vatandaşın Sorumluluğu?

Devletimiz, yangınlarla mücadelede tüm imkânlarını seferber etmiş durumda. Orman teşkilatı, itfaiyeciler, belediyeler, Türk Silahlı Kuvvetleri, AFAD, AKUT ve sayısız gönüllü, gece gündüz demeden alevlerle savaşıyor. Arazözler, helikopterler ve yangın söndürme uçakları aralıksız görev yapıyor. Her biri birer kahraman olan bu insanlar canları pahasına mücadele ederken, bir gerçeği göz ardı edemeyiz: Bu mücadelede en az devlet kadar vatandaşlar da sorumludur.

Yanan Sadece Orman Değil, Geleceğimizdir

Yaşanan her felaket, bize bir ders vermek için gelir. Eğer bu acı tecrübelerden ders çıkarmaz ve aynı hataları tekrarlarsak, bir sonraki felaketin faturası çok daha ağır olacaktır. Artık tedbiri hayatımızın bir parçası haline getirmeliyiz. Çünkü unutmamalıyız: “İnsanları afetler değil, ihmaller öldürür.” Depreme, sele, yangına ve fırtınaya karşı her an hazırlıklı olma kültürünü benimsemeliyiz. Önlem almak, hayat kurtarır.

Atalarımızın Bilge Sözleri

Kültürümüzdeki atasözleri, bu durumu en iyi şekilde özetler:

“Ateş düştüğü yeri yakar.”

“Bir musibet bin nasihatten evladır.”

“Tedbir kuldan, takdir Allah’tan.”

Sonucu tayin eden Allah’tır, ancak tedbiri almak biz insanların görevidir. Ders almadığımız sürece aynı acıları yaşamaya mahkumuz.

Afet Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım Şart

Bir diğer kritik konu ise afetlerin yönetimidir. Tüm afetlerin tek bir merkezden, güçlü ve hızlı karar alabilen bir yapıyla yönetilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu bağlamda, AFAD’ın doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı, daha güçlü bir yapıya kavuşturulması, koordinasyonu kolaylaştıracak, müdahalede zaman kazandıracak ve nihayetinde hayat kurtaracaktır.

Unutmayalım ki ormanları korumak sadece devletin değil, her bir vatandaşın asli görevidir. Özellikle sıcak havalarda çok daha dikkatli olmalı ve doğamıza sahip çıkmalıyız. Çünkü doğa bize değil, biz doğaya muhtacız. Bugün korumadığımız ormanlar, yarın çocuklarımıza bırakamayacağımız birer anı olarak kalacaktır.

Exit mobile version