Dr. Oytun Orhan’dan Kritik Analiz: İsrail’in Bölünmüş Suriye Planı ve Türkiye’ye Yönelik Riskler

İsrail’in Suriye Stratejisi ve Türkiye’ye Etkileri Uzman Gözüyle Değerlendirildi

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Dr. Oytun Orhan, İsrail’in Suriye politikaları, Dürzi toplumuyla ilişkileri ve bu denklemin Türkiye açısından taşıdığı risklere dair önemli analizlerde bulundu. Cumhuriyet’e konuşan Orhan, İsrail’in Suriye’nin zengin bölgelerinde etki kurarak zayıf bir Suriye devleti yaratma hedefinin olduğunu, ancak son gelişmelerle bu politikanın sekteye uğramış göründüğünü belirtti.

Geçtiğimiz dönemde İsrail’in Dürzilere destek bahanesiyle Şam yönetimine yönelik saldırıları uluslararası alanda tepki toplamıştı. Özellikle Süveyda’da yaşanan olaylar, İsrail’in uzun vadeli hedeflerine dair ipuçları sunarken, bu politikaların Türkiye’yi de kapsadığı endişelerini artırdı.

İsrail’in Hedefi: Bölünmüş ve Müdahaleye Açık Bir Suriye

Dr. Oytun Orhan, İsrail’in bölge politikasının temelinde bölünmüş bir Suriye arzusunun yattığını vurguladı. Orhan, durumu şu sözlerle özetledi:

“Suriye’nin Irak ve Lübnan benzeri; parçalanmış, etnik, mezhepsel temelde bölünmüş, daha kolay yönetilebilir, dış müdahaleye açık ve manipüle edilebilir bir ülke olması yönünde bir arzu söz konusu. Diğer taraftan, bölgedeki Dürziler üzerinden orada bir federal yapı oluşmasını sağlayıp, güney Suriye’deki bölgeyi, kendi tabiriyle ‘güvenli bölgeyi’, genişletme çabası var.”

Orhan, Süveyda’daki çatışmaların bu stratejinin bir parçası olduğunu belirterek, “İsrail’in uzun vadeli hedefi, bu Dürzi bölgesiyle YPG bölgeleri arasında coğrafi bir bağlantı kurmaktır. Bu sayede Suriye’nin güneyinden doğusuna uzanan, hem jeopolitik hem de doğal kaynaklar açısından en zengin bölgeleri üzerinde İsrail etkisi ve karşısında daha zayıf bir Suriye yaratmak amaçlanıyor” dedi.

Dürzilerin Tamamı İsrail’in Planını Desteklemiyor

İsrail’in Dürziler üzerinden yürüttüğü bölme politikasının tüm Dürzi kesimler tarafından desteklenmediğine dikkat çeken Dr. Orhan, önemli bir ayrımın altını çizdi:

“Bütün Dürzileri İsrail yanlısı olarak tanımlamak doğru olmaz. Evet, Dürziler içerisinde İsrail ile birlikte hareket eden, onun korumasını ve Süveyda vilayetinde bir otonom bölge talep eden bir kesim mevcut. Ancak Dürzilerin büyük çoğunluğu, hem tarihsel olarak hem de devrim sonrası süreçte Suriye merkezi otoritesiyle yakın çalışmaya ve Suriye’nin birliği ile bütünlüğünü savunmaya daha yakın duruyor.”

İsrail Politikası Başarılı Olursa Türkiye İçin Doğrudan Risk Oluşturur

Dr. Oytun Orhan, Türkiye’nin üniter Suriye politikası ile İsrail’in federal Suriye politikasının doğrudan çeliştiğini belirtti. Orhan’a göre, zayıf bir merkezi hükümet, Irak ve Lübnan’da olduğu gibi siyasi istikrarsızlık ve radikal hareketler için zemin oluşturabilir.

“Suriye’de federal bir yapı kurulması halinde, burada en fazla faydalanacak aktörlerden biri de SDG-YPG olacak. Zaten İsrail, Suriye’de Dürzilerin bir kısmının dışında federalizm talebinde bulunan tek aktör” diyen Orhan, Türkiye için potansiyel riskleri şöyle sıraladı:

“İsrail’in bu politikası başarıya ulaşırsa, YPG kontrol ettiği bölgelerde federal bir statüye sahip olabilir. Bu durum, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda PKK öncülüğünde kurulmuş bir federal yapıyla karşı karşıya kalması anlamına gelir ki bu, hem PKK ile mücadelesi hem de Suriye politikası açısından ciddi bir zafiyet doğurur. İsrail’in sadece Gazze veya Güney Suriye ile değil, daha geniş anlamda Türkiye’nin topraklarını da içeren alanlara dönük uzun vadeli hedefleri olduğu kaygısı var. Dolayısıyla, bu politika başarılı olursa İsrail yönünden Türkiye’ye dönük doğrudan bir risk ortaya çıkabilir.”

Uluslararası Tepkiler İsrail’in Planını Sekteye Uğrattı

Son gelişmeler ışığında İsrail’in hedefine ulaşma olasılığının zayıfladığını ifade eden Orhan, “Süveyda’da yaşananlar ilk başta İsrail’e bir fırsat sunsa da devamındaki gelişmeler; Dürzilerin geniş kesimlerinin tavrı, İsrail’in hamlelerinin Arap toplumunda yarattığı tepki, Türkiye’nin açıklamaları ve belki de en önemlisi Amerika’nın İsrail’i eleştirmesiyle birlikte bu politika biraz boşa düşmüş gibi gözüküyor” şeklinde konuştu.